Kalbiyle değil de gözleriyle izleyenlerin anlayamayacağı dedikleri o film..
Meyhanede geçiren ve hayatında bir ibadethaneye girmemiş olan hasan gelir. Bab'aziz Hasan'ı yanına çağırır.
Bab'aziz: Gel Hasan, ölümüme şahit olacaksın, sonra da kumla mezarımı örteceksin.
Hasan: neden ben? ben her zaman korkmuşumdur ölümden.
Bab'aziz:
ölümden neden korkuyorsun?
ölüm bir son olabilir mi hiç?
başlangıcı ölüm olmayan bir hayatın, sonu ölüm olur mu hiç?
anasının rahmindeki bir çocuğu düşün. ona deseler ki, "dışarıda mavi bir gökyüzü, dağlar tepeler, sımsıcak bir güneş, ovalar, ağaçlar, yüce denizler, başka başka insanlar, şehirler var, senin içinde olduğun bir karanlıktır", doğmamış çocuk bunlara inanır mı? inanmaz tabi ki, kendi karanlığında kalmak ister. aynı bunu gibi bilmeyen, inanmayan insan korkar ölümden. benim düğün günümde üzülme.
hasan: düğün günü mü?
bab'aziz: düğün günü tabi ki. sevdiğime kavuşacağım gün bugün