NİSAN AYI OKUDUKLARIM POSTU
Bu ay sadece 9 kitap okuduğum için çok yıkık bir durumdayım... Nazar ettiniz hain insanlar 🥹 Tabii oruçtu iş güç falan derken yemek yemeye bile vakit bulamadığım zamanları da eklersek eh normal diyorum kendimce... Düzeleceğiz inşallah be... Bir de yenilik olarak canım uyuzum
Ahmet Şahin
Ahmet Şahin
yayınlarına gelip -tabiiki yancılık işinde benimle ortak olan
Duygu Çelik
Duygu Çelik
eklememek olmaz- kendimi yeni ortamlar yeni güzellikler keşfetmeye de adadığım için aslında hiç de verimsiz bir ay geçirdim diyemiyorum kendime... Bol ağlamalı bol gülmeli ve bencesi bol kazançlı bir ay geçirmiş oldum... Bu ayın favorisini @monoklkitap yayınlarının Sonbahar'ı ve
Emre Abf
Emre Abf
tavsiyesi @sia_kitap yayınlarının Katip Bartleby'ını seçiyorum... Ruhuma derin izler bırakan bu iki kitabın bir taraftan pastoral okumalar ihtiyacınızı karşılarken bir taraftan da en gizlediğiniz haklarınızı size tekrardan hatırlatıp vicdan muhasebesini yaptıracağını söyleyebilirim... Peki siz Nisan ayında kaç kitap okudunuz?.. Hangileri favori listelerinize girdi?.. Hadi konuşalım 💖 #book #bookstagram #bookstagrammer
RT YAPAR MISINIZZ
Az önce hikayemin istatistiklerine bakıyordum o kadar mutlu oldum ki 🥺 1-Cinsiyet Kadın okuyucular : %68 Erkek okuyucular : %4 Cinsiyeti gizleyenler : %28 Açıkçası erkek okuyucuların da olması beni çok mutlu etti 🥺 Cinsiyeti gizli olanlar hem erkek hem kadın karışık olduğundan yorum yapmıyorum kadın okuyucular tabii biraz daha
Reklam
UZAYLI KOCAKARI (Ursula K. Le Guin - 1976) Menapoz, akla gelebilecek en cazibesiz konu herhalde; bu da ilginç, çünkü menopoz hâlâ bir tür tabu kırıntısına sahip olan pek az konudan biri. Menopozdan ciddi bir biçimde söz etmek, genellikle huzursuz bir sessizlikle karşılanır; alaycı bir atıf ise rahatlamış kıkırdamalarla. Sessizlik ve kıkırdama;
Olgun oldum yaşla, tanımadığın bendim... Sonumuz ölüm tabii, üç günlük dünyanın hâli Gelir kulağıma basit, deriz her şeye "Nasip" ama daralıyor vakit...
Kitaplar ve Paha
Kitap fiyatları iyice çığırından çıkmış vaziyette. Pek çok şey gibi burada da fiyat algısı kırılmak üzere. Nasıl ki Hatay soslu dürüm A mekanında 150 tl B mekanında 230 tl gibi arada %50'nin üzerinde fiyat farkı oluşmuşsa ve bu sadece malzeme fazlalığı/kalitesi, mekanın konumu/ismi gibi parametrelerle açıklanamıyorsa kitaplarda da aynı durum söz konusu. Demek ki böyleymiş, düşüncesiyle kitabı almak yerine fiyatı kağıt sayfasına oranlayıp değerlendirir oldum artık. Sayfa başına 1 TL'yi de aşan absürt fiyatlama yapan cani yayınevleri de var; sayfa başına 0,35 TL'den fiyatlama yapıp okur dostu olduğunu belli eden yayınevleri de nadir de olsa mevcut. Sonuç olarak şunu diyebilirim; ben nasıl ki B mekanını boykot ediyorsam cani yayınevlerini de elimden geldiğince boykot ediyorum. Ya indirimli kampanyalarını bekliyorum ya da ikinci elden bulup almaya çalışıyorum. Konusu gelmişken, cani yayınevleri sebebiyle ikinci el "piyasası"nın da uçtuğunu müşahede etmek pek tabii kolay. Şimdi burada işin içinde sadece kağıt masrafı -ki kağıt kalitesi de çok belirleyici- yer almıyor denebilir fakat diyebilirim ki ağırlıklı olarak kitap insandan önce kağıttır ve öyle değerlendirilmelidir. Pdf savunucularını hariç tutarsam; insana ulaşmak kitaba ulaşmaktan zor olmamalı, deyip noktayı koyuyorum.
"Batı İran'ı ezmek istemez, hatta sever" Ş.Teoman Duralı Daha önce "Lübnan bataklık olur" diyerek uyarmıştı. Felsefe profesörü Teoman Duralı şimdi de "Lübnan savaşı İran'a saldırının ön hazırlığı mı" sorusunu yanıtlıyor. "Yahudilerin en çok sevmeleri gereken millet Fars milleti olması lazım"
Reklam
518 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.