Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Peki bu yetmiş yaşımda ben ne istiyorum? istediğim tek şey var: Ölümü haketmek... Ölen insanların pekçoğunun ölümü hakederek ölmüş olduklarına inanmıyorum. Ölüm, insanın ulaşabileceği en üst düzey, en yüce, en ulu yer ben­ ce... Çünkü yaşamın en olgunluğunda ölüyoruz.
Tarkovski’nin Stalker filminden bir mesele geldi aklıma: Kederli bir adam, içeri girenin en büyük arzusunun gerçekleştiği rivayet edilen odada, ölen kardeşinin “canlanmasını” diliyordu.Döndüğünde evinin ağzına kadar elmaslar, zümrütler, yakutlarla dolu olduğunu gördü ve intihar etti.Yani İnsan çok isteğini sandığı bir şeyi aslında o kadar da umursamıyor olabilir, kalbinin en mahrem köşesinde aklının ucundan bile geçmediğini sandığı şeyleri arzulayabilir, gerçekle yüz yüze gelince o ağırlığa katlanamayarak kendini imha edebilir.
Reklam
Dr. Adnan Bütün kabine toplantılarında bulunmaya mecbur oluyor, bundan başka da Mustafa Kemal Paşa’nın çağırdığı hususî toplantılara gidiyordu. Bu günlerde, nadiren gece yarısından önce gelir, bazan da sabahın beşlerine kadar dışarıda kalırdı. Mustafa Kemal Paşa’nın anormal denilecek bir enerjisi olduğu için, sabahleyin uyurdu. Fakat, Dr. Adnan
Şairin dediği gibi, geldim yolun yarısına. O zaman günüm kutlu olsun.
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Sayfa 226Kitabı okudu
“ bir de yaşam Koçları, gurular,” kendini keşfet”çiler, sosyal medya fenomenleri var. Düşünmeme hali. Senin adına reçete yazan koçlar, senin adına gezen fenomenler. Kitap dünyasına ele geçiren tipler de bunlar. Ölen asalettir, düşüncenin sefaletidir bu.”
Dimaşk'ta Arapların (müslümanlar) Dimaşk Camii (Şam Ümeyye Camii) dedikleri bir mescitleri vardır. Dünyada bucaminin bir benzerinin daha olduğunu zannetmiyorum. Halk bu caminin Ben-hadad sarayı olduğu söyler. Burada (cami)sihirli bir işçilikten çıkmış, senenin günlerine göre açılan delikleri olan kristal camdan mamul bir duvar bulunmaktadır.
Reklam
80 syf.
5/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap hakkında ne söylesem bilemiyorum, bazen kitaplarda başkalarının görüp benim göremediğim bir şeyler aramaktan yoruldum. “Acaba yazar ne dedi?” “Hmm acaba şu kadehi şuraya koyarken bilmem neyin neyi oldu” şeklinde düşünmek beni yoruyor. 80 sayfalık bir kitabın bir amacı olmalı ya o şey o kitapda vardır ya da yoktor. Bir okur yazarın ne düşündüyünü çözmeye çalışırsa işimiz var demektir. “Kızıl Kahkaha” mesela yazar 80 sayfa yazmış ,savaşı bildiyim cümlelerle deyil ama öğle anlaşılır ruha işleyecek şekilde yazmış ki oturubda bu cümlesinde şu teoremi söyledi diye düşünmüyorsun. 80 sayfalık bir kitabın verdiği şey nettir yani neyi okuyorsan odur . Kitapta karakterini sonuna kadar sorguladığım bir yaşlı amcamız var ,üzgünüm ama fırının önünde kuyruk olmuş ekmek almaya çalışan insanlar üzerinde 10 dakika empati kuran, savaş hakkında bir kelime bile duymak istemeyen adamın , kendi uçkuruna düşkünlüğü yüzünden ,kendi boş anlamsız hayatına bir macera katmak için giriştiği zamparalığın ve o ölüm korkusu kapıya dayanınca, para karşılığında yattığı kadınla empati kurmaya bilmem ona bir şeyler öğretmeye çalışması ,en sonunda yaşlılar ve gençlerin ilişkileri yönünden kitap yazması falan bundan bilmem ne teorisi bilmem ne duygusu yok . Empati kurulucak bir olay örgüsü yok. Tolstoy “İvan İlyiçin Ölümü” daha güzel bir örnek. Bu kitapda yaşlı adam bir şey aramıyor ya da aydınlanmıyor, yozlaşmış kendi bencilliği içinde yaşayan ve kendi zevkleri yüzünden ölen yaşlı bir adam okuyoruz ,fazla anlam yüklemeyin
İyi Yürekli Yaşlı Adam ile Güzel Kızın Öyküsü
İyi Yürekli Yaşlı Adam ile Güzel Kızın ÖyküsüItalo Svevo · İthaki Yayınları · 2021595 okunma
Allah Allah demeyince işler yürümez Kadir Tanrı vermeyince er zenginleşmez Ezelden yazılmasa kul başına kaza gelmez Ecel vakti ermeyince kimse ölmez Ölen adam dirilmez, çıkan can geri gelmez...
Kimseyi de istemiyordu yanında, yalnız kalmak en iyisiydi; çünkü yanında insanların bulunuşu ona yalnızlık hissettiriyordu.
Otuz Beş Yaş Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Reklam
19. yüzyıl sonlarında Halil Ağa isminde bir adam karılarının ve annesinin geçimsizlik kavgaları yüzünden, kahrından ölmüştü. Vasiyeti üzerine mezar taşına: “Karı dırıltısından ölen Esseyid Halil Ağa’nın ruhuna El Fatiha – Hicri 1260” diye yazıldı. Bu mezar taşı Merkez Efendi mezarlığındadır.
Avustralyalı yazar Alan Moorehad’in 1956’da yayınladığı Galipoli isimli eserinde tarafların Çanakkale zayiatı şöyle sıralanır: Türkler 251.309 İngilizler 205.000 Fransızlar 47.000 Aynı eserde Türk zayiatının detaylarına da iner: Ölü 55.127, yaralı 100.177, meçhul 10.067, hastalıktan ölen 21.498, hastalanan 64.440. Bu arada yaralananlardan tedavi sıra­sında ölenlerin rakamları verilmemiştir.
Sayfa 272
Dünya bir okul, bütün insanlar da o okulun talebeleridir. Doğan her insan bu okula yazılır, ölen her insan da diplomasını alıp gider.
Sadece kediler değil, bütün dünya böyleydi. Ya av oluyordun ya avcı... Ya ölen ya öldüren.
Sayfa 48 - İnkılâpKitabı okudu
Adam...
Yerine adam yetiştirmeden ölen, davaya ihanet etmiştir.
Sayfa 5 - LopusKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.