İçselleştiriciler için duygular çok önemli olduğundan ilişkilerinde duygusal yakınlığın kalitesine aşırı hassasiyet gösterirler. Tüm benlikleriyle duygusal doğallığın, yakınlığın hasretini çekerler ve daha azıyla tatmin olmazlar. Bu nedenle, olgun olmayan ve duygusal açıdan fobik ebeveynler tarafından büyütüldüklerinde, acı dolu bir yalnızlık hissederler.
İçselleştiriciler acı verici bir duygu yaşadıklarında, çok büyük ihtimal üzgün görünürler ya da ağlarlar ki duygusal açıdan fobik ebeveynler bu tür davranışlara katlanamazlar. Diğer yandan, dışsallaştırıcılar güçlü duygulara sahip olduklarında, üzüntülerini içlerinde yaşamadan davranışlarıyla dışa vururlar. Bu nedenle, her ne kadar duygular davranışlara sebep olsa da diğer insanlar, dışsallaştırıcıların duygusallıktan ziyade davranış problemleri yaşadıklarını düşünürler.
Reklam
Duygusal olarak olgunlaşmamış insanlar, kişisel geçmişe sahip olduklarının pek farkında değildir ve geçmiş eylemleri ya da gelecekteki sonuçlar için sorumluluk almaya direnirler.
Yaşamlarındaki anlar, birbiriyle ilişkilidir, birbirlerini etkiler ve tüm etkileşimler diğer insanlarla olan ilişkileri de etkiler.
İlginçtir ki ebeveynlerini bağımlı olmaya teşvik etmeyen, kendi kendine yetebilen çocuklar daha bağımsız olurlar ve kendi kendilerine karar verebildikleri bir hayatı yaşamaları için özgür bırakılırlar.
Duygusal olarak olgunlaşmamış ebeveynlerin çocukları için durum böyle değildir. Bir adamın annesiyle ilgili söylediği gibi "Annem benim kim olduğumu görmüyordu. Onun çocuğu olmama rağmen beni asla tanımıyordu."
Reklam
anne babalar çocuklarını duygusal anlamda reddettiklerinde ya da görmezden geldiklerinde, bu çocuklar aynı davranışı genellikle diğer insanlardan da bekleyerek büyürler. Başkalarının onlarla ilgilenebilecekleri konusunda kendilerine güvenmezler. Ne istediklerini sormak yerine düşük öz güvenleri nedeniyle daha çekingen olurlar ve ilgi görmek istediklerinde kafaları daha karışık bir hâl alır. Kendi ihtiyaçlarını bilinir hâle getirmeye çalıştıklarında başkalarını rahatsız edeceklerine inanırlar. Maalesef, geçmişteki gibi tekrar reddedileceklerini düşündükleri için bu çocuklar kendi duygularını bastırırlar ve kendilerini duygusal yalnızlığa iterler.
qncak duygularınızı dikkate almamak için eğitildiyseniz, dışarıdan bakıldığında her şey yolunda görünürken siz şikâyet etmeyi seçerseniz suçluluk hissedersiniz. eğer başınızı sokacak bir eviniz, düzenli bir maaşınız, karnınızı doyuracak kadar yemeğiniz ve yeterince eşiniz dostunuz varsa halk arasındaki yaygın inanış size “daha başka ne istiyorsun ki?” der.
anne babalarına duygusal olarak bağlanamayacağını düşünen çocuklar genellikle ailelerinin onlardan istedikleri rollere bürünerek bağlarını güçlendirmeye çalışır. böyle bir yaklaşımla ailelerinin kısa süreli onayını kazanabilirler ancak bu durum gerçek duygusal bir bağ kurmalarını sağlamaz. duygusal olarak kopuk olan aileler, çocukları onları memnun etmek için bir şey yaptı diye birdenbire empati kurma becerisi gösteremezler.
yeterli ebeveyn desteğinin olmaması ya da ilişki kurulamamasından dolayı duygusal bağdan yoksun birçok çocuk, çocukluklarını geride bırakmaya isteklidir. bu çocuklar en iyi çözümün, hızlı bir şekilde büyümek ve kendilerine yetebilir hâle gelmek olduğunu düşünür. Kendi yaşlarının ötesinde yetkin bir hâle gelirken temelde yalnızlık yaşarlar. Genellikle prematüre olarak yetişkinliğe geçerler, mümkün olduğunca hızlı bir şekilde işe başlarlar, cinsel yönden aktif olurlar, erkenden evlenirler ya da vatani görevlerini yerine getirirler.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.