Ezenler için değerli olan, daha fazlasına sahip olmaktır -daima daha fazlasına- hatta ezilenlerin daha azına sahip olması veya hiçbir şeysiz kalması pahasına. Onlar için ‘olmak , sahip olmaktır’ ve ‘sahipler’ sınıfı olmaktır.
Bugün, nefsî arzularına yenik düşerek modern hayatla İslâm'ın düsturlarını birleştirmeye çalışan, tesettürü keyfince şekillendiren, bu dava için paramparça olarak ölmeyi göze almış Sümeyye validemiz orada dururken örtünmeyi bile göze alacak kadar fedakarlık yapamayan Sümeyyelerimiz oturup düşünmelidir. Bugün değilse ne zaman? Kabre girip, amel defterimiz dürüldükten sonra mı? Ahirette Sümeyye validemizle karşılaşınca yüzüne bakacak derecede bir fedakârlığımız olmayacak mı bizim? O, onca yaşına, bitkin vücuduna bakmaksızın çölün kızgın kumları üzerinde bedenini parçalatacak kadar bu yolda fedailik yapmışken bugün bizlerin güneşin altında tesettürüm yaktı beni' demeye hakkımız var mı?
1. BÖLÜM
SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM
1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI
Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde
(...)10
Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan
zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine
ve ledünniyat ve
NUR RİSALELERİ’NE
ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
(RİSALE-İ NUR’UN İÇYÜZÜ)
ABDULLAH TEKHAFIZOĞLU
Bunun PDFsi var okuyun nur risalesi gerçeğini görün ya da görmeyin bana ne....
Ön Söz.................................................................................................................................................................... 9
K A D I N
"Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri, becerileri olan." Türk Dil Kurumu sözlüğündeki anlamlarından biri. Bir diğer anlamı: "Ev işlerinde çalışan bayan." Hatta daha iyi anlaşılsın diye bununla ilgili atasözleri, deyimler, kalıp sözler de koymuşlar: "Kadının yüzünün karası erkeğin elinin
Bir müʼmin için Hak dostları ve sâlihlerle beraber ve hemhâl olabilmek, tâlihlerin en büyüklerindendir. Hak dostlarını ve mâneviyat ehlini tanıyıp onların huzurlarında ve çevrelerinde bulunabilmek, hâl ve davranışlarındaki feyiz ve rûhâniyetten istifâde etmek, Cenâb-ı Hakkʼın büyük bir lûtfudur, şükrü gerektiren müstesnâ bir nîmetidir.
Nasıl ki
Romanın kahramanı Sami Baran, On iki Mart döneminde yaşanan trajik bir olay sonucu İsveç’e gider ve bu ülkeden siyasi sığınma talep eder. Kendisi gibi mülteci olan bir arkadaş, Sami’nin hikâyesini romana çevirir. Sami, romanın yayımlanmadan önce okunması şartıyla buna izin verir. Kitabı okuduktan sonra, bazı eksiklikleri gidermek için her bölümün sonuna notlar ekliyor. Kitap, bir bölümü yazar tarafından, geri kalanı Sami tarafından eklenmiş olmak üzere iki anlatıcı olarak yayımlanmıştır. Siyasetle ilgilenmeyen basit bir adam olan Sami Baran’ın başına gelen trajik olay, nişanlısı Filiz’in öldürülmesidir. Nişanlısıyla evlerine perde almaktan bahseden Fliz, “dur” ihtarını duymadıkları için kendilerine ateş edildiğinde ölür. Olayın ardından yapılan sorgularda işkence gören ve sevgilisinin militan olduğunu söylemeye zorlanan Sami, sonunda ülkesini terk eder ve siyasi mülteci olarak Stockholm’e yerleşir. Türkiye’den ve farklı coğrafyalardan gelen mülteciler arasında yaşıyor. Romanda tüm kahramanların siyasi geçmişleri ayrı ayrı anlatılır. Bir ülkeye yabancı kabul edemeyecekleri gösterilmiş; sürgün psikolojisi yansıtılır.
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuş; Sabah namazı vakti güneşin doğuşunda Allah'ı zikreden bir topluluğun yanında oturmak, benim için üzerine güneş doğan her şeyden daha çok sevimlidir.
İkindi namazından güneş batıncaya kadar Allah'ı zikretmek, benim için İsmâîl Aleyhisselâm'ın çocuklarından olmak üzere sekiz köle âzâd etmekten daha hayırlıdır.
Ebu davud
Yine yenilmezdik de harp sanayisinde Avrupa'ya bu kadar bağımlı olmak, mühimmat için bile Almanlara muhtaç olmak bitirdi bizi. Düşün, adamlar seri atışlı mantelli toplar yapmaya başlamış, sen daha Şeşhane kurup eski kaval toplarını yenilemekle uğraşıyorsun. Sonra mukadderat demek sorumluluktan kaçmaktır.
Bir şey olabilmek için, kendi olabilmek için ve her zaman tek olmak için özü sözü bir olmak gerekir ; alınması gereken kararda her zaman kararlı olmak, bu kararı almak ve izlemek gerekir.
Mehmet Şevket Eygi'nin eğitimle ilgili açık mektubu
Gazeteci yazar Mehmet Şevket Eygi, 2018 yılında kaleme aldığı yazıda dönemin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'a bir açık mektup yayımlamış, Türkiye'deki eğitim sistemiyle ilgili önemli bilgiler paylaşmıştı. 2019'da hayatını kaybeden Eygi'nin mektubunun değerinin bugün de