"Sen şu aralar birini sevebilir misin?" diye sordu.
"Anlaşabildiğim biriyse neden sevmeyeyim?" diye çok sıradan bir cevap verdim.
"Anlamıyor musun? Orası tıka basa dolu zaten. O alanda başka birine yer açman için önce orada boşluk olmalı. Boşlukta potansiyel vardır."
"Neresi dolu canım?"
"Kalbin..."
Rıfat, günleri işe yarar bir biçimde biriktirebilmek için bir hikayeye ihtiyaç olduğuna karar verdi. ''Benim bir hikayem olmalı! ''dedi, ''Bir hikayenin içinde olmalıyım ki, günler aynı kaba damlasın.''
«Sessizlik sesin yokluğu mudur? Bir tür akraba ilişkisi olabilir, sessizlik kelimenin annesi olabilir. Ve kelime doğduğunda hem müzik hem de şiir olabilir. Kuşların şarkı söylediği gün. Sesin doğduğu gün buna benzer bir şey olmalı.»
Eski kültürün tüm geçmişi şiddet, kölelik, hile, yanılgı üzerine inşa edilmiştir; ama biz tüm bu durumların miraslarını, tüm geçmişin iç içe büyümüş köklerini kendi miz için yok ilan edemeyiz ve tek bir parçayı bile çıkartmaya niyetlenemeyiz. Adaletsiz zihniyet mülksüzlerin ruhlarında da vardır, onlar mülk sahiplerinden daha iyi değildirler ve ahlaksal bir ayrıcalıkları yoktur, çünkü onların atalan da bir tarihte mülk sahibiydi. Şiddet yoluyla yeni payiaştırmalar değil, zihniyetin yavaş yavaş yeniden yaratılması gerekiyor, adalet herkeste daha büyük, şiddet içgüdüsü herkeste daha zayıf olmalı.
«Körler işitme duyusunu keskinleştirir; sağır ve dilsizler işaretlerden oluşan bir sistem öğrenir. Engelleri telafi etmenin yolları var. Cücelerin bir engeli yok ama yine de onları normdışı bırakan santimlerin bir telafisi olmalı.»
Bazı insanlar bir cümle okur, sonra o cümleyi unutur. Bazıları o cümleyi hayatına katar. Bazıları hem hayatına katar, hem neden böyle demişler ki diye düşünür. Bazıları bir cümle duyar sadece, okumak nedir bilmez. O cümleyi hayatına katar. Bazıları bir cümle okur ve o cümleyi sağa çeker, sola çeker, gerekirse tersten okur. Sırf o cümlenin uğruna birkaç paragraf yazar. Sonra o adam farklılaşır. Düşünmeyi öğrenir ve hayatına kendi cümlelerini katar.
Herkesin hayatına kattığı en az bir cümlesi olmalı...
Hiç düşündünüz mü?
Mutlu olduğumuz zamanın farkında mıyız veyahut bize mutluluk getiren zamanı koruyabiliyor muyuz?
Mutluluk denilince ulaşılması mümkün olmayan hedeflere ulaştığımız geliyor çoğu zaman aklımıza.. oysa sıradan işleri zevkli hale getirmenin bir yolunu bulduğumuzda da mutlu olduğumuzu fark etmiyor muyuz? Tıpkı kitapta da
Hayatta mücadele edilecek sorunların kısa yoldan çözümü olamayacağını düşünüyorum artık. Hepimizin mutluluklarımızdan feda edeceği zaman geldiğinde bunu yapacak gücü olmalı. Bu yüzden herkese bu gücün gelmesini diliyorum. Şimdilik bu kadar! İyi geceler