Şimdi, işte bunun gibi, yeni bir yapı sırrını yakalamamız lazım. Bu olmalı ki, yine bu bölgede, bu insanlar, bir tek devlet oluştursunlar. Tek kurtuluş çaremiz budur. Bu devirde yaşamanın şartı, çok ağırdır. Ucuz yaşama yok. Siyaset sahnesinde, tarih sahnesinde ucuz yaşama yok. Mutlak surette, çok büyük bir devlet olmazsa Ortadoğu'da, burada bu büyük devleti kuramazsak, artık esaret geliyor demektir. Güncel şu ferahlama, bu ferahlamaya aldanmayın. Bunlar gelip geçici şeylerdir. Asıl olan, tehlike, yerindedir. Ve büyük bir devlet, Ortadoğu'da büyük İslâm Devleti kurulmadığı takdirde, bizim için mutlak surette esaret görünüyor. Ve âkıbetimizin ne olacağı belli. Karanlık, kapkaranlık bir akıbet. Ülkemizin tüm bütün nimetleri, Allah'ın ülkemize verdiği nimetler (ülkemiz derken çok geniş düşünüyorum, bütün İslâm Âlemi'ni düşünüyorum), bu nimetler de, hep yabancıların, avrupalıların, gözümüz önünde sömürdüğü menfaat alanları olacaktır. Biz seyirci bile değil, köle, esir ve işçi olarak orada çalışacağız. Kamçı altında çalışacaksınız. Bir nevi manevi bir kamçı altında.
Ya bu yolu seçeceksiniz, esarete düşeceksiniz veyahut ta bir kurtuluş yolu arayacaksınız. Kurtuluş yolu, tek tek küçük küçük devletler kalarak bulunamaz.