Brezilya'da ki kartellerin yaşadığı favelalar bile Adana'dan düzgündür. Özellikle güneydoğudan göçenlerden zenginleşenler Adana'yı leş bir yere çevirmiş. (Doğu Anadolu'dan göçüp zengin olanlar, bu tayfa kadar ne oldum budalası olmamış.) Adana'da bir hafta kalıp bu tiplere rast gelip bunlarla münakaşa etmeyen, umre sevabı alır.
Elleriyle bastırmış, dizleriyle yüklenmiş, valizin üstüne oturmuş, hatta ayaklarıyla üstüne basmış ama valiz hiç oralı olmamış.
Valiz, kapatılmasına izin vermemiş.
"Delilik, şüphesiz, aptallıktan iyidir. Delilik var olmuş bir zekanın yok oluşudur; aptallık, var olmamış bir zekanın var olmamaya devam edişidir. Deliliğin hiç olmazsa mazisi şanlı. Aptallığın şerefli bir tarihi bile yok."
Günah çıkarmaktan bahsetmiyoruz. Çünkü aslında hiçbir şey anlatmadınız. Susmak da değil. Belki de sırf yazmak için yanlış anlama ilacına sarıldınız. Neyse işte. Olan oldu. Gayrı olmamış hale dönüştüremezsiniz zaten. Mürekkep kâğıda aktı. Onu da kaleme döndüremezsiniz.
O gün hiçbir kitap almamıştım. Sadece dükkanda gezinmiş hiçbir şey olmamış gibi dışarı çıkmış güne devam etmiştim. Buna karşın oraya giderken yaşadığım sıkıntıdan eser kalmamıştı. (Kitapların sadece okunduğu zaman size ufuk açtığını sananlardansanız, bu fikrinizi bir kez daha gözden geçirmenizi öneririm.)