272 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 8 days
Utanıyorum, o halde varım! Var olmak utanmakla başlar! Marangozum Ahşap yontarım, masa yaparım. Sandalye bir de. Ellerim nasırlı olduğundan "Nasırlı" derler bana. "Maskeli" de derler ama o mevzu sonra. "Kuklacı" bir de. Derinlerde çok daha fazlasını barındıran bir marangozun hikayesi doğuştan bir bacağı eksik olan
Kuklacı
KuklacıEmre Timur · Az Kitap · 202478 okunma
Arda kalacak satırlar...
Bulduğum her boş kağıda bir not bırakmak istiyorum. Gördüğüm her güzel kareyi fotoğraflayarak uzun yıllara aktarmak istiyorum. Ölmek üzere gönderildiğim bu dünyadan vaktim dolup da ebediyete (ki orası vuslat yeridir) göçtüğüm vakit ardımda hayırla yâd edilecek güzel işler- izler, eserler bırakmayı umut ediyorum. Şu an elime kalemi alışım gibi
Reklam
... özgür olmaktan çkmak ve kendinden daha namussuz olana pişmanlık içinde itaat etmektir. Hepimiz suçlu olduğumuz zaman, demokrasi olacaktır. Ne var ki, aziz dost, yalnız ölmek zorunda kalmanın öcünü almak gereklidir. Ölüm yalnız başına olur, kölelik ise ortaklaşadır. Ötekilerin de hesabı görülür, hem de bizimle aynı zamanda, işte önemli olan bu. Sonunda herkes bir yere gelir, ama dize gelmiş ve başı eğik olarak. Topluma benzer şekilde yaşamak da iyi değil mi ve bunun için toplumun bana benzemesi gerekmez mi? Tehdit, şerefsizlik, polis bu benzerliğin kutsanmasıdır. Küçümsenince, köşeye sıkıştırılınca, zorlanınca tam değerimi ortaya koyabilirim, varlığımdan yararlanabilirim, ksacası doğal olabilirim. İşte bunun için, azizim, özgürlüğü büyük bir ciddiyetle selamladıktan sonra, onu hiç gecikmeden önüne gelene bağışlamak gerektiğine gizlice karar verdim.
Sayfa 95 - Albert CamusKitabı okudu
120 syf.
·
Not rated
·
Liked
Sergüzeşt
Yazar yaşadığı dönemin insanların parayla satılıp , kölelerin yaşadığı zorlukları , cariye adı altında insanların özellikle kız çocuklarının hırpalandığı , hor görüldüğü, degersizleştirildiği durumu kurgusal olarak konu almış. Bu eserde Dilber 'in hayatına ortak oluyoruz. Onun küçük yaşta başlayan hüzünlü hayatı ve şanssızlığı okurken yüreğinize dokunacak türden . 9 yaşında Kafkasya'dan kaçırılan Dilber İstanbul'da belli miktar karşılığı zengin ailelere satılmaya başlıyor. İlk aile onu hor görüp , türlü işkencelere maruz bırakıyor. Büyüdükçe güzelleşen Dilber kaçsa da ölmek istese de halayık kaderinden kaçmıyor. Miktarı artırarak satıldığı bir aile de ressam yeteneği olan Celal , Dilber'i model olarak kullanıyor. Dilber'in aşkı karşılık görse de kaderi halayık olduğu için Celal'le birleşmelerine engel olunuyor . Başka başka diyarlara göçüp sürüklenmeye devam ediyor. Karşısına iyi niyetli biri çıkmasına rağmen buruk aşkı ve özgürlüğü tadamayan Dilber artık yaşayamaz duruma geliyor . Toplumsal sınıflandırma, hiyerarşik yönetim , kölelere azap , ızdırap Dilber üzerinden bu eserde anlatılıyor. Yazarın ilk okuduğum Türk klasiklerinden olan bu eseri okumanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar dilerim.
Sergüzeşt
SergüzeştSamipaşazade Sezai · Bilge Kültür Sanat · 201646.4k okunma
İnsanın tek gerçek özgürlüğü yalnızlığıdır. Ve yalnızlığı küçük düşürense bağımlılıklardır. Aşklar, alkol, nikotin, ahlakî değerler, uyuşturucular... Hepsi de birer pranga olabilir her an, insanın ayağına. Zevk veren prangalar. Ortak özellikleri, varlıklarının verdikleri zevkin uzun bir süre sonra hissedilememesi, yokluklarının ise derhal kalpte bir ağrı yaratmasıdır. Bağımlı insan atlı karıncaya binmiş gibidir. Ne bir varış noktası, ne de bir ilerleme vardır hayatında. Herkes ilk başladığı yerde, midesi kaldırana kadar döner durur... İnsanın kendiyle mücadelesi, bağımlılıklarını yok etmesiyle başlar. Yıllarca uğraştım hepsinden vazgeçmek için. Yıllarca teker teker vücudumu ve beynimi kaplayan bu kabukları soydum. Ama her erken koparılmış kabuk gibi izleri kaldı zihnimde. İnsanı hayvan yapan bağımlılıklardan tamamen kurtulmanın tek yolunun ölmek olduğunu geç de olsa anladım.
İnsanın tek gerçek özgürlüğü yalnızlığıdır. Ve yalnızlığı küçük düşürense bağımlılıklardır. Aşklar, alkol, nikotin, ahlaki değerler, uyuşturucular… Hepsi de birer pranga olabilir her an, insanın ayağına. Zevk veren prangalar. Ortak özellikleri varlıklarının verdikleri zevkin uzun bir süre sonra hissedilmemesi, yokluklarının ise derhal kalpte bir ağrı yaratmasıdır. Bağımlı insan atlı karıncaya binmiş gibidir. Ne bir varış noktası, ne de bir ilerleme vardır hayatında. Herkes ilk başladığı yerde, midesi kaldırana kadar döner durur… İnsanın kendi ile mücadelesi, bağımlılıklarını yok etmesiyle başlar. Yıllarca uğraştım hepsinden vazgeçmek için. Yıllarca teker teker vücudumu ve beynimi kaplayan bu kabukları soydum. Ama her erken koparılmış kabuk gibi izleri kaldı zihnimde. İnsanı hayvan yapan bağımlılıklardan tamamen kurtulmanın tek yolunun ölmek olduğunu geçte olsa anladım.
Reklam
439 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.