“Anlamadım Olric.” “Anladınız efendimiz. Anlamaktan korkuyorsunuz sadece.”
Artık yaşamak istemiyorum olric Onların istediği gibi yaşamak istemiyorum.
Oğuz Atay
Oğuz Atay
Reklam
Bütün hayatımızı yersiz çekingenliklerle mi geçireceğiz Olric? Cesareti yalnız kafamızda mı yaşayacağız?
Sayfa 357 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Her gün yeni baştan yaşamak mümkün olacak mı dersin? Bir gün öncesine korkak bir bezirganlıkla sarılmadan yaşayabilecek miyiz? Yoksa, yarından korktuğumuz için, düne köle gibi bağlanacak mıyız? Yaşarsak göreceğiz Olric. Yaşamaktan korkmazsak göreceğiz. Ve bu dünyaya göstereceğiz. Onlar görmese de göstereceğiz. Gösterdiğimizi bileceğiz. Gitmeliyim Olric, hemen işe girişmeliyim.
Sayfa 350 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Biliyorum, çok şey öğrendim Olric: fakat ölümü?
Sayfa 348 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Kar da güneş gibi yakarmış. Her şeyi duyuyoruz, hiçbir şeyi bilemiyoruz Olric. Bu duvarlar arasında kapandık kaldık. Savaş diyorlar, öldüler diyorlar, halk diyorlar. Ne biçim şeyler bunlar? Rivayetler dolaşıyor, sözler geliyor kulağıma. Hep, bir yerlerde bir şeyler oluyor, biz bilemiyoruz, Olric. Hep anlatıyorlar, söylüyorlar, naklediyorlar. Bir gün hiç beklemediğim bir sırada, kapı bir tekmeyle açılacak; tanımadığım insanlar dolacak içeriye. O anda, büyük bir ihtimalle, sen de yanımda olmayacaksın; muhafızlar da öldürülmüş.
Sayfa 277 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Selim de başka türlü yaşadı: yani, yaşayamadı, öldü. Belki de bu görev size verildi, efendimiz. Selim, sadece ışık mı tuttu Olric? Belki de, efendimiz. Hiç olmazsa düşünmeyi öğretseydi bana ölmeden önce. Bu kadar gizlenmeseydi. Gizlendiğini sanmıyorum, efendimiz. Biliyorum, çok şey öğrendim Olric: fakat ölümü? Onu gizliyor. Siz yaşayacaksınız, efendimiz. Ölümü bilerek yaşamak istiyorum Olric. Yaşamanın anlamını bilmek için, ölümün anlamının karanlıkta kalmasını istemiyorum.
Bütün rüyalar birbirine karışıyor Olric. Düş ve gerçek arasında ki çizgi siliniyor... Sahneye çıkıyoruz Olric
Dayanamıyorum Olric. Bu adamın duygusuzluğuna dayanamıyorum. Sabırlı olunuz efendimiz.
Sonu belirsiz bir kavgaya atılıyoruz Olric. Yanımda senden başka kimse yok elle tutulabilen.
Reklam
Kendimden utanıyorum. Hiçbir şey bilmiyorum Olric. Olsun, efendimiz. Siz onu içinizde yaşıyorsunuz.
Ölmekten mi korkuyorsunuz efendimiz? Bilmiyorum Olric. Büyük bir karışıklık ve belirsizlik seziyorum. Yaşantılarıma verdiğim eski anlamlar, birer birer kaçıyor. Yeni anlamlar veremiyorum kelimelere.
Benim gibi, günlük yaşantı batağına saplanmış biri ne yapabilir Olric? Her yaşantınızda Turgut’luk olduktan sonra gerisinin ne önemi var efendimiz? Anlamadım Olric. Anladınız efendimiz. Anlamaktan korkuyorsunuz sadece.
¶¶ Onların küçük yaşantılarının içinde ben de küçülmedim mi Olric? Ucuzluk bana da bulaşmadı mı? Hayır efendimiz. Öyle içten yaşadınız ki. Bu kısa süren aydınlıktan yararlanamayacaklar ne yazık ki. ¶¶
Sayfa 349 - (3)Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.