Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ölüler tekrar neden hayata dönemiyor, bilmiyorum. Belki ölüm o kadar harikulade bir şey ki, bizim anlamadığımız o iyi nitelikleri nedeniyle onu hayata, sevdiklerine tercih ediyorlar.
Sayfa 252
“İnsan soluk almaya devam ederken bile ölüm onun hayatını yine de mahvedebiliyor.”
Sayfa 252
Reklam
Ölüme giden şey aslında yaşlanmak değildir. Yaşlanmanın sonunda ölüm geldiğine inanmak götürür bizi ölüme.
Sayfa 209
“Benim dediğim, insanları sınırlayan tanrılar değildir. İnsanları sınırlayan, insanlardır.” Kudra sordu: “Bizler de ölümsüzlüğe tanrılar kadar layık mıyız?” “Ölümsüzlüğü hak etmeyişiniz, ruhen ve kalben zayıf olduğunuzdan.” “Ama bunu değiştirebiliriz, değil mi?” Kudra’nın sesi umutluydu. “Zihinlerimizi geliştirebilir, ruhlarımızı zenginleştirebiliriz, öyle olunca da ölüm yerine hayatı seçebiliriz.”
Sayfa 193
Ölüm dansı 🎶 -Dolu Kadehi Ters Tut-
… Böylece ilişki bittiğinde kendini gerçekten yalnız ve delirmek üzere hissetmenin ne olduğunu öğreniyor, sonun geldiğinde neyle yüz­leşeceğine dair fikir sahibi oluyordun. O kadar çok şey vardı ki beni duygulandıran; yatağın altında bir kadın ayakkabısı; etajerin üstünde unutulmuş saç tokası; "çişim gel­di… " deyişleri; saç kurdeleleri; öğlenin bir buçuğunda onlarla çıkı­lan bulvar yürüyüşleri; içki, sigara ve muhabbet dolu o uzun geceler; tartışmalar, intiharlar; birlikte yiyip kendini iyi hissetmek; ner­eden geldiğini anlamadığın şakalar ve kahkahalar; havadaki mucize duygusu; arabayı park edip içinde oturmak; sabahın üçünde eski sevgilileri kıyaslamak; horladığının söylenmesi, onun horladığını duymak; anneler, çocuklar, kediler, köpekler; bazen ölüm ve bazen boşanma, ama hep sürdürerek, halletmeye çalışarak; bir sandviç bü­fesinde tek başına gazete okurken onun şimdi zeka seviyesi 95 olan bir dişçiyle evli olduğunu düşünüp efkarlanmak; hipodromlar, park gezintileri, piknikler; kodesler bile; onun sıkıcı arkadaşları; senin içkin, onun dansı, senin onu boynuzlaman, onun seni boynuzlama­sı; onun hapları, senin aldatmaların, onun aldatmaları; birlikte uyu­mak...
Reklam
Ben ağıt yazmayı sevmem Ölümden değil dirilişten yanayım Ölümden değil ölüm sonrasından yana Ağıt yazmaktan değil Mevlüt yazmaktan yana
168 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Hala etkisinde olduğum, okurken bitsin ve bitmesin arasında kaldığım enfes bir eser. Beklentimin oldukça üstünde olan, yazım dili oldukça akıcı, okuru eserin içine alan ve ana karakterle yer yer bütünleşebildiğiniz okuması oldukça keyifli bir eser. Ölümü nasıl betimlediğinize bağlı olarak eserin size dokunduğu noktada farklılaşacaktır. Asıl ölümün fiziksel mi? ruhsal mı? olduğunu sorguladım ben..Birçok okur direk fiziksel ölümle nitelendirirken benim kitabın sayfaları içerisinde kaybolduğum da bile aklımın ucuna bile gelmedi fiziksel ölüm. Sorgulamalar yaşadığım, gelgitlerimin bolca olduğu, alt cümleleri yorumladığım ve gerçekten zaman zaman eseri bitirmek ve bitirmemek arasında kaldım. Bitirmemekte ki kastım bitmesini istemememden kaynaklanmakta bu arada. Sizde öyle olur mu? bilmem ama bazı eserler bende varoluşsal sorgulamalara neden oluyor, ölüm ama ruhsal bir ölüm..Kitabın ilk başında da dediği gibi “ …peki insanın kendi nerde?”. Keyifli okumalar..
Ölü Kelebeklerin Dansı
Ölü Kelebeklerin DansıHüsnü Arkan · Sia Yayınları · 2020455 okunma
83 syf.
10/10 puan verdi
Satranç Tahtası Üzerindeki Delilik Dansı
Hikayemiz New York'tan Buenos Aires'e giden bir gemide geçiyor. Gemide dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic de var. Czentovic, yıllarca süren esaretten sonra özgürlüğüne kavuşmuş olsa da, bu onu tatmin etmiyor. Satranç dışında bir amacı olmayan Czentovic, kendini boşlukta hissediyor. Tam bu sırada gizemli bir adam olan Dr. B. ile tanışıyor. Dr. B., Czentovic'e geçmişte yaşadığı travmatik bir olayı ve bu olayın onu nasıl satranç takıntısına sürüklediğini anlatır. Bu hikaye Czentovic'i derinden etkiler ve kendi hayatını sorgulamaya başlar. Dr. B. ile Czentovic arasında bir satranç oyunu başlar. Oyun ilerledikçe Dr. B.'nin zihinsel durumu da bozulmaya başlar. Nazi toplama kamplarında yaşadığı işkenceler ve gördüğü vahşet onu travmatize etmiştir. Satranç tahtası Dr. B.'nin zihninin savaş alanı haline gelir ve her hamle onun için bir ölüm kalım mücadelesi haline gelir. Satranç sadece bir oyun değil, aynı zamanda hayatta kalma ve özgürlük mücadelesini de simgeliyor. Czentovic ve Dr. B.'nin hikayeleri, savaşın ve totaliter rejimlerin insan psikolojisi üzerinde yarattığı derin tahribatı gözler önüne seriyor. Zweig, bu kısa romanında insan ruhunun kırılganlığını ve travmanın yıkıcı etkisini ustalıkla tasvir ediyor. Satranç, sadece satranç severler için değil, insan psikolojisi ve tarihi olaylarla ilgilenen herkes için okunması gereken bir eser. Kısacası, Satranç sizi hem nefes nefese edecek bir satranç oyunu izlemeye, hem de insan ruhunun karanlık dehlizlerinde bir yolculuğa çıkaracak.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020237bin okunma
Ama ya ölüm de evrim için gereklise?
Sayfa 311Kitabı okudu
Reklam
Eğer ölümün kaçınılmaz olduğuna inanıyorsan, o zaman kaçınılmazdır. Tutun meselesi, tutum. Tabutu çivileyen, ölüm isteğidir. hem de her seferinde.
Sayfa 288Kitabı okudu
Ölüm herkesin çorbasındaki sinektir.
Sayfa 275Kitabı okudu
Çokça katılmak ve uygulamayı ummak (⁠^⁠^⁠)
... Hayatta üzüntü pek boldur. Ölüm de ek bir üzüntüdür. Korku, kaygı, suçluluk, hatta biraz nevroz, hayatım kabul etmesi zor gelen bu sonuca doğal tepkilerdir. Ama seçilecek yol, bu tepkileri fazla ciddiye almamaktır. Şu vücut denen kutuda geçireceğin kısa zamanı o üzüntülerle işbirliği yaparak önemsizleştirmemektir.
Sayfa 233Kitabı okudu
Ne var ki, tıpkı çalkantılı okyanusta ilerleyen bir gemi gibi her gün sabahtan alacakaranlığa kadar bu umudu devam ettirmek de bir tür ölüm.
Sayfa 219Kitabı okudu
"Galiba ölüm insanı birden fazla yolla mahvedebiliyor. Yaşarken bile yenebiliyor insanı."
Sayfa 216Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.