Kötülüğün Aleniliği: Uygarlığın Abus Çehresi Entelektüel ihanetin, Batı’nın insan hakları savunusunun tamamıyla anlamsız bir hâle evrilmesinin, her dakika canlı yayınlarla ortaya konan çocuk ölümleriyle ve sivillerle dolu hastanelerin, okulların ve mabetlerin dahi en ufak tereddüde mahal vermeden, ‘ama’sız bir şekilde bombalanmasıyla ortaya
Çağ, Yok Oluş, Benlik, İslam, Roşa
_TARİH ÖNCESİ DEVİRLER_ _İnsanoğlunun ortaya çıkışıyla başlayıp, yazının icadına kadar geçen dönemdir. Taş ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır. _1-Taş devri_ _a)- Eski Taş – Paleolitik devir: (M.Ö.2,5 milyon - M.Ö. 12.000) (avcı ve toplayıcı). Karain, Beldibi ve Belbaşı. Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Laskö
Reklam
Yazsam şiir olursun, söylesem türkü, sussam mâtem..
Bir yüreğe bir kalbe sığınmak ne cüret, anlayacak tek bir insan dahi bulamazsınız caddeler dolusu kalabalıklarda.. Bu yüzden kelimenin tam anlamıyla Allah'tan başka sığınıcak bir liman bulamayız kendi dünyamızda.. Başka insanları başkalaştırmaktan değil. Tarif etmekte bile zorlanırız.. Sayı o kadar az ki.. Kadınlarda bile yok denilecek kadar
Ülke kurarız. Suskunların bütünlüğü içinde, Zamansız giden yollar da aramak insanlığı, İnsanlığın renkleri içine alır ülke sözde... Özde, yürekte unutmamak gerekir insanlığı, Geldiler yıkıp yakmaya , Derinliği fazla acılar içinde bir ülke...
İnsan doğar; önce önünde koca denizler olur, aşamayacağını sanıp adımlayamaz hayatı. Adımlamaya çalışsa da her adımda koca nefesler yutmuş gibi hisseder kendini ama zamanla anlar ki üstesinden gelecektir, koşmaya bile başlayacaktır ki başlar da. Heybesi dolar bir bir, acı tatlı.. Her biri anı.. Koştu koştu da koşmak yorar bedenini. Biriktirdiği o güzel anılar, geçmiş, yavaş yavaş silinir o koşmaktan nefes nefese kalıp da alelacele verdiği her solukta; zihninden. Bugünü hatırlar, dünü hatırlar da hatırlayamaz yıllar öncesini. Küçükken kırıldığı yerlerden kırılmaya başlar bir bir yine. Küser o canını acıtan yerlere, ah yapsa da geçmez kırgınlığı. Bir zaman ondan izin alınmadan yapılmayan, fikrine danışılmadan karar verilmeyen her ne varsa, sanki bir zamanların ‘O’ kişisi değilmiş gibi ‘Sence de öyle değil mi?’ diye haberi olması için söylenen şeylere dönüşür. Tekrar başlar sözü dinlenmemeye, tıpkı küçükken olduğu gibi. Küçük bir çocuk gibi olur yine, hem davranışıyla hem ona davranılışıyla hem görünüşüyle.. Yaşanmışlık belli eder kendini bedeninde, sorgulayıp da anlamlandıramadığı zihninde. Sonra dalar o en derinlere de çıkamaz. Bakar ki; neydim, ne oldum ? Sahi neydik, ne olduk? Yolun sonu nereye? Sorgulamak zamanı. Şimdiden başka zaman yok belki de. 🍂gonca.. 22.1.20/ Abant.
Savaş Bitti
var mı bilen başıma seni saranlar arasında adını mantık mı diyorlar idrak mısın hafıza mı sahici bir şeysen eğer söyle bakalım neydi sevgilinin koynuma kaçtığı tarih yıllardan hangisiydi hangi mevsimdeydik ayın kaçıydı koynummuş madem sevgilinin göz diktiği yer kaçmak için incecik ürperişli gölgesi cismime neden kıydı sor gücün sormaya yetiyorsa
Reklam
49 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.