İbrahim Zeyyat bir gün, bir cenazeye acıyıp, ona merhametten ağlayanları görür ve şöyle der: "Keşke sizler kendi halinize acıyıp, kendinize ağlamış olsaydınız! Bu sizin için çok daha iyi olurdu. Çünkü ölen kimse, kendi adına; Ölüm meleğini görmek, ölüm acısını geçirmek ve son nefesinde iman korkusu gibi üç zorluktan zaten kurtulmuştur."
Sayfa 147Kitabı okuyor
Allah düşmanımın başına vermesin ölüm korkusunu, dünyada bir şey vardır her şeyden beter, ölümden de zalim, o da ölüm korkusu, ben ölüm korkusundan ölmüşüm, tükenmişim, ölmüşüm.
"Yatağın içinde, hiç bir şey yapmaya cesaret edemeden korkuyorum. kafka’nın korkusu gibi değil; insanın evrendeki hiçliğiyle ilgili bir korku değil. anlamsız bir korku. zavallı bir böceğin vücudunda duyduğu ve anlamını bilmediği bir korku. bitkisel bir korku.
Beni korkutan bu yaşama içgüdüsünü göğsümden söküp atabilsem, ben de çekinmeden,
Bir gece sabaha karşı
En kilitli kapılarım açılacak
Yalnızlığımdan çıkıp gideceğim
Ne sensiz kalırsam korkusu
Ne kitaplarda okuyup altını çizdiklerim
Ne alkol tutabilecek beni
Ne ölüm telaşı
…
Sayfa 127Kitabı okudu
Ayrılık ne biliyor musun?
Ayrılık; yağmurdan vazgeçiş, sudan üşüme
Yalnızca gölge vermesi ağaçların
İyiliğin küfre dönmesi ayrılık
Güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya
Başını alıp gitmek gibi bir geri dönüş
İki adımından birisi insanın, sevincin kundakçısı
Hüznün arması, süren korkusu inceliğin
Ayrılık, o küçük ölüm; usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan..
Şükrü Erbaş
İnsandaki varlaşma hamlesi, ölüm korkusu ve nefretiyle birlikte ebedîlik özleyişini vücuda getirir; yoklaşma hamlesi ihtiyarlığa ve ölüme götürür.
Sayfa 174Kitabı okuyor
Yaşamak sancı veren bir yorgunluğa dönüşünce, ölüm korkusu azalıp yatışarak ebedî uykuya dönüşmeye hazırdı.
"Ölümü bilmeyen hiçbir şeyi bilmez. Ölümü bilmeyenler yaşıyor da sayılmazlar. Ya ölüm olmasaydı, ya ölüm korkusu olmasaydı? Usandırıcı bir şey... Ölüm olduğu için biraz daha çok yaşamak istiyoruz."
Sayfa 72Kitabı okuyor
Hayatı dilediğince yaşayamadığın hissi ne kadar fazlaysa ölüm korkusu da o kadar güçlü olur.
Sayfa 340Kitabı okuyor
Takipçi
Senin ve Bruno yoldaşım gibi olanların Tanrı diye adlandırdıkları şey orada. Sabahları diş macunu tüpü, ona Tanrı diyorlar. Çöp kovası, ona Tanrı diyorlar. Ölüm korkusu, ona Tanrı diyorlar. Hiç utanmadan beni bu pislik şeylerle karıştırarak yazmışsın (...) Bir sürü çürük yumurta ve onların tam ortasında Tanrınla çok mutlu bir şekilde gıdaklayan sen.
Sayfa 396 - Can Yayınları
…
Hayatın anlamı işte bu: Ölüm korkusu!
…
Sayfa 122Kitabı okuyor
Hayat ne derece hayatta kalmaya dönüşürse ölüm korkusu da o derece artar.
Geriye bi sey kaldiysa yoruma lutfen)
Yüksek yerlerden de korkar, ve kan görmekten, ve depremden; bunları saymazsak korkusuz, bir de ölüm korkusu, ve kalabalıkta aniden bağırma korkusu, ve kalp krizi korkusu, o bile, elinde saat odasında oturup nabzın sayar, midesinden gelen gurultuları dinler. Bütün bunları saymazsak hayli korkusuz.
Sayfa 16Kitabı okudu
