…
Oysa aşk beni nerde görse tanır
Hasret tanır zulüm tanır ölüm tanır
Yüzüm yüzümden utanır
Yorgunum ustam yorgunum
Ne katıksız somun isterim senden
Ne bir tas su
Ne taş yastıkta bir gece uykusu
Var gücünle asıl şimdi sükunetime
Çığlığım kopsun
Uzat ellerini güneşe dokun
Uyandır uykusundan
…
Düşüp yatağın dalgalarına
Günlerce sürüyor bu yolculuk,
Durmadan akıtıyor bir oluk
Korkuyu sükûtun mezarına.
Ve delirmenin tatlı vehmini
Sessizlik odama dolduruyor,
Kargam hâlâ başımda duruyor
Gidip, gidip gelmede aynı his,
İskeleye ulaşmıyor çıma.
Dikiliyor ansızın karşıma
Boynum kalınlığındaki ceviz.
Kardeşini öldürüyor Kabil,
İçimde bir yalnızlık duygusu;
Ölüm kadar uzun yaz uykusu,
Sıkıntı ile geçilen sahil.
Kardeşini öldürüyor Kabil,
İçimde bir yalnızlık duygusu;
Ölüm kadar uzun yaz uykusu,
Sıkıntı ile geçilen sahil.
Dünyaya tek gelen insan gibi
Atılıyorum bir Hint dağına
Giriyor kafamın darlığına
Kimsesiz dünyaların sahibi.
Ve doluyor sessiz, ordularım
Durmadan, dinlenmeden odama;
Urbam içinde yatan adama
Hayretle bakıyor dört duvarım.
Kardeşini öldürüyor Kabil,
İçimde bir yalnızlık duygusu;
Ölüm kadar uzun yaz uykusu,
Sıkıntı ile geçilen sahil.
Kardeşini öldürüyor Kabil,
İçimde bir yalnızlık duygusu;
Ölüm kadar uzun yaz uykusu,
Sıkıntı ile geçilen sahil.
Bağlanıyor bir iple bir sürü
Düşünce köyleri birbirine,
Çöküyor her şeyin üzerine
Hülyam boyunca kurduğum köprü.
Bir lahza uzaktan seni görmem, Hasretle yanan bağrıma bir damla su oldu. Sensiz geçerek ruhu karartan koca bir yıl, Hissiz ve hayatsız bir ölüm uykusu oldu. Ömrümdeki en korkulu endişe ve duygu, Sensiz yaşamak korkusu oldu.
Artık ne üstlenmek, ne görev yüklenmek, ne benimsemek, ne de tepki göstermek…Bu tutum ölüm karşısında yiğitlik değildir hep, en korkulur durumda yaşamın korunması olarak bu yazgıcılığın güçlü sağduyusu sindirimsel işlemin yozlaşmasından, yavaşlamasından dolayıdır, daha doğrusu bir türlü kış uykusu isteğidir. Bu anlayışla birkaç adım ilerleyince bir gömütün içinde haftalarca uyuyan Hint fakirine ulaşırız…Tepki göstermek tükenmeye yol açtığından hiç tepki göstermemeli artık: olayın mantığı böyle. İnsanı hınç duyguları gibi hızlı tüketen başka bir şey yoktur. Kızgınlık, sayrısal güceniklik, öç alma güçsüzlüğü, öç alma isteği, susuzluğu, her türlü ağu kusma – tüm bunlar bitkin bir insan için en kötü tepki türleridir: sinirsel gücün hızla tükenişi, zararlı salgıları sözgelişi midede safranın sayrısal kabarması bununla bağlantılıdır. Hınç, bir sayrı için, yasaktır- k ö t ü c ü l olandır: üstelik en doğal eğilimdir. – Bu gerçeği o derin fizyolog Buda kavramıştı. Birtakım acınası yaptırımlarla karışmış olan Hıristiyanlıktan ayırmak için, s a ğ l ı k k o r u m a diye nitelenen onun “dini”nin etkisi hıncın yenilgisine dayanmaktadır: ruhu h ı n ç t a n kurtarmak.