Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
248 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Sevgili Arsız Ölüm/Latife TEKİN Yazarın okumuş olduğum üçüncü kitabı, açıkçası daha önceki kitaplarını beğenmedim, bu kitaba başlarken de büyük bir beklenti ile başlamadım buna rağmen çok beğendim, bir kitap okurun duygularını ne kadar şaha kaldırır, ne kadar içine alırsa benim başarı ölçütüme göre o kadar başarılıdır, Sevgili Arsız Ölüm
Sevgili Arsız Ölüm
Sevgili Arsız ÖlümLatife Tekin · Can Yayınları · 20187bin okunma
“Yaşayan şey ölümü bilir, ölü olan ise asla ölemez çünkü ruhun halkasında yaşam hiçtir, ölüm hiçtir. Her şey ebediyen yaşar, yalnızca bazen uyur ve unutulurlar.”
Reklam
Rivâyete göre, Rasûlullah (sav)’ın ölümü sırasında yanında bir tas su bulunuyordu. Rasûlullah (sav) elini bu suya sokup çıkarıyor, sonra da bununla yüzünü meshedip ıslatıyordu. Bu sırada da şöyle duâ ediyordu: “Allah’ım! Ölümün şiddetini üzerimden hafiflet.”
Eğer insanın herhangi bir organı yaralanır veya bir yanık meydana gelirse, bunların acısı elbette ruha intikal eder, beyne sirayet eder. Bu acının beyne ya da ruha sirayeti oranında da vücut ızdırap çeker ve rahatsızlık duyar.
Paragraf komple müthiş ❥
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
: Türkiye kendi İslamî kimliğinden vazgeçse tehdide maruz kalmayacak. Türkiye'de ekseriyet dini, modernitenin çizdiği sınırlar içinde anlar; halbuki din, medeniyetin kurucu unsurudur. Bir medeniyeti ya bir din kurar ya da din gibi algılanan bir felsefi doktrin kurar. Burada iman edilen bir felsefi doktrini kastediyorum. Modernite de bir tür dindir. bir medeniyet doktrinidir. İçerisinde Hıristiyanlığa da, Islama da ancak onun çizdiği sınırlar dahilinde kalmak şartıyla yer vardır. Türkiye'de bu sınırlara uymayan bir İslam tasavvuru var. Dolayısıyla buradan bir çatışma doğuyor. Modernite, hayatı doğum ve ölüm arasında sınırlandırıyor. Buradan hız ve haz çıkıyor. Müslümansa ebedi hayatı hayata katıyor, hatta öncesini, kalubelayı dahi katiyor. Erzurumlu İbrahim Hakkı, "Dünyaya geldim gitmeye," diyor. Modernite için gitmek, bitmek demek ve gitmenin ötesi bir muammayken Müslüman için öyle değil. "Hayat-ı cavidanı bir şeyh-i kâmilden sual ettim/ Ölümden evvel ölmektir deyince intikal ettim" dizeleri, ölünün ihtirassızlığından yola çıkarak insanın yapmak zorunda olduğunu, ancak ihtiras sahibi olmaktan kaçınılması gerektiğini ifade ediyor. Moderniteyse ihtiras üzerine kuruludur. Dayanağı kendi varlığıdır ve o varlık modern insana, "Önce ben, hep ben," dedirtir. Müslüman'ın varlığıysa nefes alırken bile "Hû" der.
Hayat Yolculuğum sırasında,
açlık, savaş, ölüm ve yoksulluk gördüm.Şimdi ise dualarla kendimi duymaya başladım, kendi merkezime döndüm,konsantre olmayı başardım ve dünyanın değeri olmadığını anladım. Bir erkek bu dünyaya sınanmak için gelir. Arabalar, televizyonlar ve giysiler ikinci sıradadır. Asıl olan Tanrıya şükretmek için doğduğumuzdur. Herkesin bir kaderi vardır ve herkes o deyişteki aslan gibi olmalıdır. Aslan bir ceylan sürüsünü kovalar ama bir seferde yalnızca bir ceylan yakalayabilir.
Sayfa 226
Reklam
Desen ki Anlat hele, ömründen geçip de giden, yitip de uçan 27 yılı... Ne kaldı geriye ? Geçmeyen, yitmeyen, bitmeyen, uçup da gitmeyen ne bulabildin ? diye. -- Hüsn-ü zan 'dan başkası değildir diyeceğim. Onca firkat, hasret, acı, gözyaşı, keder, heder, yokluk, yoksulluk, yoksunluk ile birlikte Onca vuslat,
Kinyas’ın son anı
Hayat rededeleyecek kadar güzel ve gerçek. Bu hayatta umut, sevgi, dostluk, insanlık var. Ölüm ise boş bir kağıt. Kayra yolculuğunun parçaladığı hayatını toplayıp geri dönmelisin. Çünkü burada her şey var, her şey var.
237 syf.
10/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
Merhaba! Size yeni bir inceleme ile geldim. Ana karakterimiz Suna hemşiredir. Hayat ile ölüm, gerçeklik ile hayal arasında gezinirken, kendi iç dünyasında derin bir yolculuğa çıkar ve karşılaştığı zorluklarla mücadele eder. Atandığı hastanede yaşadığı durumları içsel yokluğuna alır ve kendisine eşlik eder. Romanın başka önemli bir detayı Suna'nın Mum Hala diye adlandırdığı hayalî karakter ve bu karakterin anlattığı masallar. Çünkü bu masallar Suna'nın içsel dönüşümünü tamamlamasını sağlayacak belki de. Kitapta çok fazla cümlede kendinizi buluyorsunuz. Mum Hala'nın anlattığı masallarda tıpkı Suna gibi sizde içsel keşfinize çıkıyor, size düşen mesajlarla içsek keşfinizi tamamlıyorsunuz. Kitap, felsefî düşüncelerle sizi derin düşüncelerle sevk edecektir. Keyifli okumalar!
Suna'nın Şarkısı
Suna'nın ŞarkısıSakine Kızılırmak · Bam Kitap · 03 okunma
Bir iç oyuluşunu, biyolojik çöküntüyü herkesin gözünden son ana kadar saklayan zarif bir nesne hakimiyet; için için yanan ateşi körükleyerek saf bir alev haline getirmeye, hatta yükselerek güzellik ülkesinde egemen olmaya gücü yeten o sarı, yaya kalmış çirkinlik; küstah bir kavmi haçın ayaklarına, kendi ayaklarına çöktürme gücünü ruhun tutuşmuş derinliklerinden alan o rengi uçan dermansızlık; biçimin boş ve katı hizmetindeki o nazik tavır; o sahtekar ve tehlikeli hayat; o doğuştan kalpazanın, sinirleri tez yıpratan özlemi ve ustalığı; bütün bu kaderleri, bunlara benzer daha nicelerini inceleseydiniz, acaba güçsüzlüğün bu kahramanlardakinden daha başka bir kahramanlık olabilir miydi derdiniz.
Sayfa 24 - Can Sanat Yayınları | 30. basımKitabı okuyor
Reklam
Hayat böyleydi işte,kaşıkla verir verir ve sonra kepçeyle verdiklerini geri alırdı.
Eğer ölüm herkes için olağan ve meşru bir sondan ibaretse insanların ölmelerine engel olmak niye?
Sayfa 17 - TÜRKİYE İŞ BANKASI Kültür YayınlarıKitabı okudu
Beşer-İnsan
İnsanoğlu bütün diğer yaratıklardan öleceğini biliyor oluşundan ötürü değil, ölüm karşısında bulunduğunu, ölüme doğru varoluşunu kazandığını bilişinden ötürü farklıdır. Bu fark yalnızca beşer olarak insanı diğer yaratıklardan ayırmakla kalmaz, insanı da beşerden ayırır. Yani insan kılığında karşımıza çıkan her kimsenin insan olup olmadığını ölüm karşısında takındığı tavır dolayısıyla anlayabiliriz.
Çıdam-1992
Ölümü anlamak
Ölümü anlamak yaşama iradesinin aynı zamanda bir koruma, bir gözetme iradesi olduğunu bilmekle başlar. Çünkü ölüm bize hayatın ödünç verildiğini hatırlatır. Borcu kabul etmeyen için dünya kayıtsız bir etkinlik alanı, keyfî tasarruf yeridir. Kendini borçlu saymayan, bilâkis alacak iddiasında bulunan için yaşayanların ve yaşama alanlarının yağmalanması ve tahrip edilmesi bir ahlâk meselesi değildir. Dünyada bulunuş ister rasyonel, isterse irrasyonel bir açıklama taşısın bir borcu ifade etmiyorsa yıkmayı ve bozmayı kaçınılmaz kılan eylemlere kaynaklık edecektir. Dünya hayatına sevgiyle bağlanmak ve dünyadan nefret etmek, bu içinde bulunan ortamın olunabilecek yegâne ortam kabul edildiğine işarettir. İçinde ölüm korkusunu şiddetle duyanlar, hayattan nefreti de aynı şiddetle içlerinde taşırlar.
Çıdam-1992
Zaman bir yerinde donar kalırdı. Hareket ve ses azalırdı. Bazen ölüm, bazen hayat, böyle karşılanırdı.
Sayfa 142 - Hep Kitap
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.