82. Örneğin “Papa, bazilikanın inşası gibi oldukça önemsiz bir gerekçeyle, kirli bir para karşılığında sonsuz sayıda ruhun günahını bağışlayabiliyorsa, niçin oldukça haklı bir gerekçeyle, kutsal sevgi ve ruhların nihaî ihtiyacını gidermek uğruna Araf”ı boşaltmıyor?”
83. Yine, “Günahları bağışlanmış olanlar için dua etmek yanlışsa, niçin ölenler için yapılan bağışlar geri ödenmiyor ve geri ödenmesine izin verilmiyor da, cenaze ve ölüm yıldönümü ayinleri yapılıyor?”
86. Yine, “Niçin serveti, zengin Crassus'un servetinden” daha büyük olan Papa, biricik Aziz Petrus Bazilikası'nı kendi parasıyla değil de, inançlı fakirlerin parasıyla inşa ediyor?”
İncelememe kitabında başında yer alan Kuran ayeti Bakara Suresi 154. ayet ile başlamak istiyorum "Allah yolunda öldürülenlere sakın "ölüler" demeyin. Çünkü onlar diridir, fakat siz farkında değilsiniz." Bu ayeti çok sevmemin sebebi ise aziz vatanımız uğruna can veren kahraman şehitlerimize atfedilmiş olmasıdır. Kitabın konu
26.04.2024
23 Nisan günü KARAKOÇ'un kabrine gittik babamla. Şu adam yaşasaydı şu ülkeye, tek başına muhalefet olarak yeterdi dedi. Bence sen de yetiyorsun dedim :)
Mekanı cennet olsun, inşallah dediği gibi yaşamış öyle vefat etmiştir. İnşallah diyorum çünkü gaybı yalnız Allah bilir ve bir insanın gerçekte nasıl biri olduğu da kesinlikle
Hasan Hüseyin Korkmazgil ' in eşi için yazdığı evlilik yıldönümü armağanı...
Eşini çok sevdiği ve ona hayran olduğu o kadar belli ki yazdığı şiirde...
Şiirde en beğendiğim kısımlardan biri :
" senibenkorkununkaratırnaklıelleribileklerimebirhayaletgibisarıldığıgünlerdede
Radyonuzda 28.11.1964 günü saat 21-21:30 arası yayımlanan “Bir Portre” programında, şair Orhan Veli’nin 14. ölüm yıldönümü hâtırası anıldı. Büyük şairin ölümü üzerine parçalar ve Orhan Veli'nin kendi eserlerinden seçilmiş bazı şiirleri okundu. “Yol Türküleri” isimli şiiri okunurken “Arifiye Köy Enstitüsüne ait”
olan kısmın çıkarılmış olması gözden kaçmadı.
1 - Şiiri tahrif etmek, şairin hâtırasına ne dereceye kadar saygı göstermektir.
2 - Köy Enstitüsü sözü, bir kültür kurumu olan Devlet Radyosunca neden sakıncalı görülmüştür?
3 - Bir sanat yapıtının, siyasi görüş ve kanaatle bir nevi sansüre uğratılması sizce de sanat özgürlüğü anlayışına aykırı değil midir?
4 - Bu tutumunuz halkın Devlet Radyosuna olan güvenini sarsmaz mı?
Büyük şairden İstanbul Radyoevi adına özür diliyoruz.
83. Yine, "Günahları bağışlanmış olanlar için dua etmek yanlışsa, niçin ölenler için yapılan bağışlar geri ödenmiyor ve geri ödenmesine izin verilmiyor da, cenaze ve ölüm yıldönümü ayinleri yapılıyor?"
2 Nisan 1948...
Sabahattin Ali'nin ölüm yıldönümü 🥀
Koca yürekli edebiyatçımız Sabahattin Ali’yi sevgi ve saygıyla anıyoruz.
Evinde elektrik olmadığı için sokak lambasının altında kitap okuyan çocuk kimdir? derlerse
“O” deyin
Türkiye’de öğretmenlikten atılıp, dergisi kapatılıp, borç harç içinde yaşamış ve kamyonla nakliye işi yapmış bir devrimci
var mıdır? derlerse
“O” deyin
Türk edebiyatı dünyasına, dünya edebiyatını
ilk getiren kimdir? derlerse
“O” deyin
“Benim meskenim dağlardır” dedikten sonra, dağlarda kalan kimdir? derlerse
“O” deyin
Türkiye’de hapisten çıkması için, şiir yazılması istenen bir şair var mıdır? derlerse
“O” deyin
Öldürüldüğü sırada dahi kitap okuyan ve öldürüldükten sonra kitapları 15 yıl boyunca
yasaklanan tek şair ve yazar kimdir? derlerse
“O” deyin
Türkiye’de, cumhuriyet tarihinin faili belli ama mezarı olmayan ilk gazeteci kimdir? derlerse
“O” deyin
“O” SABAHATTİN ALİ deyin…
Hissedince sana vurulduğumu
Anladım ne kadar yorulduğumu
Sakinleştiğimi, durulduğumu
Denize dökülen bir pınar gibi
Şimdi şiir bence senin yüzündür
Şimdi benim tahtım senin dizindir
Sevgilim, saadet ikimizindir
Göklerden gelen bir yadigar gibi
Mademki nur-u hakikat, imana muhtaç gönüllerde tesirini yapıyor; bir Said değil, bin Said feda olsun. Yirmi sekiz sene çektiğim eza ve cefalar ve maruz kaldığım işkenceler ve katlandığım musibetler hep helal olsun. Bana zulmedenlere, beni kasaba kasaba dolaştıranlara, hakaret edenlere, türlü türlü ittihamlarla mahkûm etmek isteyenlere, zindanlarda bana yer hazırlayanlara, hepsine hakkımı helal ettim.
Bu yazıyı yazmamın nedeniyse, genç bir kızın uzaktan yolladığı mektup. Yazıyı okuyunca bana küsmüs; Turgut Uyar’ı anan yazılarımı dört gözle bekliyormuş. Çok içten, çok dokunaklı bir mektup doğrusu. (Oysa o yazıda da benzer sakıncalara değinmiştim, umarım bu yazıyı okur ve ne demek istediğimi daha iyi anlar.) Ama benim de bu tür gerçekten vefalı okurlara bir önerim var. Neden anma günlerini ve yazılarını başkalarına devrediyorlar, kendileri bir girişimde bulunmuyorlar?
Ben, yerlerinde olsam herhangi bir tarihi seçerdim, ille bir yıldönümü gerekiyorsa Uyar ‘ın doğum günü olan 4 Ağustos'ta anılmasını yeğlerdim. Nasılsa şiirleri yaşıyor. Ölüm tarihini asla seçmezdim.