Yaşları ilerledikçe insanları dine yönelten şeyin ölüm ve ölümden sonraki şeylerin korkusu olduğunu söylerler. Fakat kendi deneyimim beni şu inanca yöneltti: Böyle korku ve düşüncelerden apayrı olarak, dini duygular biz yaşlandıkça gelişme eğilimi gösterirler, çünkü ihtiraslarımız ateşini yitirdikçe, hayal güçlerimiz ve duygularımız köreldikçe aklımız daha rahat işler hale gelir, bir zamanlar aklımızı çelen imgeler, arzular ve heveslerden arındıkça Tanrı, gizlendiği bulutların arkasından görünür, ruhumuz bütün aydınlıkların kaynağı olan bu varlığı hisseder, görür ve ona yönelir, bu yöneliş doğal ve kaçınılmazdır; duygular dünyasına canlılığını ve cazibesini veren her şeyi artık yitirmekte olduğumuz için, o muazzam varoluş artık içsel ya da dışsal etkilerle desteklenmediği için, kalıcı bir şeye, bizi asla yanıltmayacak bir şeye tutunma ihtiyacı hissederiz; bir gerçekliğe, mutlak ve ebedi bir gerçeğe tutunmak isteriz. Evet, kaçınılmaz bir biçimde Tanrı'ya yöneliriz; bu dini duygu, doğası gereği öyle saftır ve bunu yaşayan ruha öyle bir mutluluk verir ki, diğer bütün yitirdiklerimizi telafi eder.
hoşuma gitti o yüzden bölmedim :')Kitabı okudu
Kadim Türkler ahirete, ölümden sonraki hayata inaniyorlardı. Şöyle düşünüyorlardı ki, biz öteki alemde de burada olduğu gibi yaşayacak, et yiyip, arakı içeceğiz. İnsanlar yaptıkları işler için hesap verecek, günahları için ceza, iyi işleri için de mükafat alacaklar. Tanrı'nın varlığına inananlar ceza almayacak, sadece karanlık bir yere bırakılacaklar.
Reklam
536 syf.
·
Not rated
·
Read in 17 days
"Sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim." Hiçbir kitabın ağırlığı altında böyle ezilip incelemesini yapmak için bu kadar cesaretsiz hissetmemiştim sanırım. Nazan Bekiroğlu Hanımefendinin kalemiyle tanışma vesilem oldu Nar Ağacı. Kitaba seyahatname desem olmayacak, aşk romanı desem az kalacak, tarihi bir roman desem eksik olacak,
Nar Ağacı
Nar AğacıNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202127.6k okunma
Kadim Türkler ölümden sonraki hayatı, ölümden önceki hayatın devamı olarak görürlerdi.
"İnsan yaşlanır; içinde o derin zayıflık hissini, kayıtsızlığı, rahatsızlığı hisseder, bütün bunlar ilerleyen yaşla gelir; böyle hissedince de sadece hasta olduğunu düşünür, bu can sıkıcı durumun belli bir nedeni olduğunu düşünerek korkularını bastırır ve hastalıktan kurtulduğu gibi bu durumdan da kurtulmayı ümit eder. Boş düşünceler! Yaşlılığın bir hastalık olduğu, korkunç bir hastalık olduğu düşünceleri. Yaşları ilerledikçe insanları dine yönelten şeyin ölüm ve ölümden sonraki şeylerin korkusu olduğunu söylerler. Fakat kendi deneyimim beni şu inanca yöneltti: Böyle korku ve düşüncelerden apayrı olarak, dini duygular biz yaşlandıkça gelişme eğilimi gösterirler, çünkü ihtiraslarımız ateşini yitirdikçe, hayal güçlerimiz ve duygularımız köreldikçe aklımız daha rahat işler hale gelir, bir zamanlar aklımızı çelen imgeler, arzular ve heveslerden arındıkça Tanrı, gizlendiği bulutların arkasından görünür, ruhumuz bütün aydınlıkların kaynağı olan bu varlığı hisseder, görür ve ona yönelir, bu yöneliş doğal ve kaçınılmazdır; duygular dünyasına canlılığını ve cazibesini veren her şeyi artık yitirmekte olduğumuz için, o muazzam varoluş artık içsel ya da dışsal etkilerle desteklenmediği için, kalıcı bir şeye, bizi asla yanıltmayacak bir şeye tutunma ihtiyacı hissederiz; bir gerçekliğe, mutlak ve ebedi bir gerçeğe tutunmak isteriz. Evet, kaçınılmaz bir biçimde Tanrı'ya yöneliriz; bu dini duygu, doğası gereği öyle saftır ve bunu yaşayan ruha öyle bir mutluluk verir ki, diğer bütün yitirdiklerimizi telafi eder."
Sayfa 231 - İthakiKitabı okudu
270 syf.
9/10 puan verdi
Joaquim Maria Machado de Assis, merhum Brás Cubas'ı hayat hikâyesinin anlatıcısı yapıyor. Edebiyatta bir hayatın toplamı, nadiren, bu romanda okunduğu kadar eğlenceli olmuştur. Yaşamı boyunca yaptığı kişisel başarıları, çöküşleri, hayal kırıklıklarını ve en büyük aşkı Virgilia’yı mezarından bildiriyor. Hayatını, ironi ve mizahî bir dille tanımlıyor, ancak kitap tam olarak otobiyografik değil. Acı çekmenin ironisini yapıyor, bugün kazanıp, yarın kaybedenlerdendi diyebiliriz. Brás Cubas, ölümden sonraki yaşam için sahneyi hazırlıyor, ama gerçek sahne her zaman insanın kalbidir. Evlilik niyetleri, hırsları, miras anlaşmazlıkları, siyasî veya ticarî başarıları hakkında olsun - hayatın karışıklıklarını esprili bir dille anlatıyor. Assis, romana hâkim olan ironi ile bu eserini, cesedinin soğuk etini kemiren, ilk kurda adadı. #machadodeassis ‘in ironi-eleştirel tonu, hayatındaki deneyimlere dayanabilir; çocukluğu, kekeme olması, epilepsi ve ten renginden dolayı yaşadıkları. Brezilya'da kamu hizmetinde çalışan bir asistandı, ama ilk yıllardan itibaren edebiyatta tanınmak için mücadele etti. On beş yaşında ilk şiiri “Ella” yayımlandı. #mezarımdanyazıyorum 1881 yılına ait bir eser, bunun yanı sıra sekiz romanı ve iki yüz yirmi altı novella/anlatı bıraktı okurlara. Mizah anlayışını çok sevdim, diğer kitaplarını da okuyacağım ️
Mezarımdan Yazıyorum
Mezarımdan YazıyorumMachado de Assis · Jaguar Kitap · 2021804 okunma
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.