Hepimiz bu hayat içerisinde bir birine bağlanan puzzle gibiyiz. Yani mutlaka bir tarafımız eksik. Yapmış olduğumuz tercihlerden dolayı, tamamlanacak tarafımıza seçtiğimiz parçalar, ya uymuyor yada zorla oturtulmuş gibi. Yaşarken biri çıkıp geliyor, eksik olan parçana tam olarak uyuyor. Ancak kendinde eksik olan parça o kadar yıpranmış, o kadar horlanmış ki, artık tamamlayan bile kapatmıyor. Ya zaman uymuyor, ya mekan yada yaşam. Aşık olabiliyorsun mesela imkansıza. Biliyorsun ki o sana zehir, acı verecek yada ölümün olacak. Kendi felaketini elinle hazırlayıp, kefeninle üstüne gidiyorsun. Nefes almak sana acı geliyor, cigerlerinden gelen kan kokusunu hissediyorsun, bir kanser hastasının sonunu beklediği gibi onu bekliyorsun. Seni 3 metre bir toprağa işliyorlar. Arkadan bir sürü dua edip günahlarının af edilmesini diliyorlar. Ancak sende biliyorsun ki, yaptığın seçimin acı bedelini.
Çiçeklerin açtığı toprakta Ölümün doğması gibi bir acı dünya işte Kalana hasretin nicesi Hatırların oncasıyla savaşmayı bırakan bir beter dünya işte.
Reklam
Telefonu kapatıp yürümeye başladım. Ne müzik ne şehrin sesi var. Boşluk adım seslerimi yutarken sadece kanımın akışını ve beynimin içinde ölen hücrelerin sesini duyuyorum. Kafamı patlatmak için kaç kurşuna ihtiyacım olduğunu hesaplıyorum. Üç evet üç kurşun girmeli yakın mesafeden. Biri tam tepeden iki beyin lobunun ortasından geçip boğazımdan kaymalı, midemi delip taşşaklarımı patlatarak çıkmalı. Diğeri sağ şakağın biraz arkasından yol buyunca tüm kıvrımları delerek akıtmalı fikirlerimi, sonuncusu sol kulak deliğimden, sağ kulak deliğime bir yol çizmeli zarları patlatıp sağır etmeli beni. Böylece ölümün sesini duyamam. Adım seslerinin hızlandığını fark ettim. Vazgeçtim üç kurşunla ölmekten, daha çok kurşun gerekiyor. Yüzlerce. Binlerce kurşun bedenimi yeryüzünden silecek kadar çok kurşun.
Biliyorum, ölümün âdil olması için hayatın âdil olması lâzım, diyorsunuz...
Baba
Toprak , sır gibi , alırken yürekleri bağrına , Yüzüne tükürür geride kalanın. Köklü bir uykuya dalar zihnim Baygın bir soluk dolar ciğerime gözyaşları döverken kirpiklerimi, Çarparken alnıma geçmiş emekler Yiten bir ömrün romatizmaları sızlar kemiklerimde Ağzımda ölümun acı tadı Nefesim serin ve soguk Toprak dışında duran bir cesed gibiyim. Elime aldığım bir avuç toprak , veda mektubumdur yeralti kralına..
Viyan
Viyan
Ölüm ve ölümden sonrası (kısa hikaye)
Kemikli suratındaki dehşet ifade birçok insan için büyük kabuslara sebebiyet verecek cinstendi. İnsanlık olarak ölüm denen sona erişi tasvir ederken derin ve sonsuz bir mutluluk olarak tanımladıklarını gördüm. İnanın bana sevgili insanlık öldükten sonraki yaşam denen kozmik farkındalığa eğer yaşarken varabilseydiniz hiç kimse bu derece kaotik ölüm
Reklam
1.000 öğeden 681 ile 690 arasındakiler gösteriliyor.