Birlikte gittiğimiz bir misafirlikte, ağır havası sigara dumanlarıyla mavileşmiş bir odada, senden üç adım ötede oturan bir anlatıcının hikâyesini dikkatle dinlerken, geceyarısı o 'ben burada değilim' ifadesi ağır ağır yüzünde belirdiğinde seni severdim; tembellikle geçen bir haftadan sonra, gömleklerinin, yeşil kazaklarının ve bir türlü
''Zaman bazı isimleri silikleştirmişti, okunmuyordu. Demek ki mermerde bile kesinlik yoktu. Hiçbir şeye güvenilmezdi, bir ölü vücudu bir yeraltı eylemiydi, bir yerlerde illegal bir biçimde planlanıyordu. Ve ölümün kendisi hiçbir meşruiyet içermiyordu. Bir kalp krizinin, bir kanserin ya da şafak sökmeden led ışıklarıyla aydınlatılmış ama yine de karanlık köşeleri bulunan muğlak bir cezaevi avlusunda apoletleri ve çizmeleri soğuk soğuk parlayan hazirunun boğuntulu bakışlarla izlediği ipe çekilmenin nasıl bir meşruiyeti olabilirdi ?