Kendini bilmek meşakkatli bir yoldur.Rüyadan uyanmak kaderine razı olmak değildir.Ben sana kadercilikten söz etmiyorum.Ben sana bastırmaktan söz ediyorum.Ben sana kaderi yazana olan sevgiden söz ediyorum.Kendini bilmek isyanı bıraktığında gelir. O oluş halidir.
Hakan Günday okumamış olmanın "keşke"si uğradı kültür mabedime. Ben daha ilk satırlarda göz gezdirip harf ve kelimeleri dizginlemeye çalışırken hissettirdi varlığını. Gölgesi düştü önüme, hesap sorarcasına: ‘’Otobiyografik belleğinin hakimiyetini aldığın yaştan beri niye kesiştirmedin yolunu?’’ Neyse ki ölmeden önce kesişti
Zihnindeki labirentte çıkışı bulamayanlardandı.
Var olmanın ağırlığı içerisinde,
Varoluş nedenini sorguladı.
Hayattan soyutlanması ardına,
hayattan bahsetti, ölüye örnek olsun diye.
Ve tek umudu, mutlak yok oluş öncesi iz bırakmaktı. -bir kalbe, bir cana...
Ve işte umut, Pandora’nın kutuyu açması ardına her eyleme dahil olmuştu.
Umut bugünün içindeki yarını görebilmekti.
Kış sonu yeniden açan çiçeğe, gecenin sonunundaki aydınlığa görmeden inanmaktı.
𝔈.𝔇.