Gerçek var oluşun acıları ile yapay var oluşun keyiflerini kıyasladığınızda, yaşamayı asla istemeyecek, hep düş kurmayı arzulayacaksınız.
Sayfa 380Kitabı okudu
Dışarıya çiçek bahçesisin, içeride çiçeklerden mezarlık yapmışsın kendine.. Dışarıya gülümseyip mutluluk saçıyorsun, içeride ağlayıp toprağı suluyorsun.. Ölüsün "ama yaşıyorsun" Bu hissin tarifi yok..
Reklam
Dünyamıza renk ve şekil veren ve insana insanlığını idrak ettiren üçüncü insan tipleri, peygamberler ve velilerdir. Bütün insanlığın hürmete şayan bulduğu ve ahlakları için örnek telakki ettikleri bu yiğitlerin de oluş ve gerçek karşısında, idrake bir perde gibi gerilen eş­ ya karşısında, Hazret-i Muhammed' in ﴾ﷺ﴿ dili ile " Allahım bana eşyanın sırlarını aç!" diyerek eşyanın verilerini aşan, estetik sezgilerin üstünde, kendilerine has tecrübeleri vardır. Bu yüce şahsiyetler, mutlak var ve hakikat olarak, oluşu bir anda ihata eden Allah'la veya Ona götürücü prensiplerle ruhi' temaslar kurarak, eşyanın çokluğunu aşarak, kendi subjektif perdelerini yırtarak, varlıkta Allah'ı ve Allah'ta varlığı duyarak ve sezerek vahiy ile ilham yolu ile bilgi getirmişlerdir. Birçoğumuzun, duyumlarımızla madde ve hayat olarak idrak ettiğimiz izafi' gerçekleri, bu insanlar üstün ve doğuştan gelen bir idrak seviyesi ile Mutlak Var' dan gelen uyarıcılar olarak idrak ederler. Mutlak Var'ın da bir tek, soyut ve mutlak haki'kat olduğunu en yakıcı gerçek olarak bilirler. Bu yüce idrakler, eşya ve oluşun ötesini kollar, garip bir ruh hali içinde, ilahi' bir coşkunluk­ la beraber akıl ve duyum üstü bir idrake ait sesler ve manalar getirirler. Peygamberlerin ve velîlerin hayatlarında bunlara ait çeşitli misaller getirilebilir. Peygamberlerin nice vahyi, velilere ait nice sözler vardır ki, aklı hayrette bı­ rakmakta, onun katılaşmış kabuğunu çatlatmağa zorlamaktadır.
Buda sürekli yaşamın acılardan, tasalardan, ıstıraplardan başka bir şey olmadığını söylüyordu. Çünkü yaşam sürekli yaşlılık, hastalık, üzüntü, korku, elem, tasa gibi olayların tehditi altındaydı. Bütün canlılar az veya çok bu olaylarla birlikte olmak, birlikte yaşamak zorundaydılar. Buda, bütün bu yaşamı meydana getiren şeyin doğmak olduğunu söylüyordu. Canlı varlıklar doğmamış olsalardı, bu azabı, bu acıyı çekmeyeceklerdi. Doğmak, elem ve acı çekmektir. Bir şey doğmadan azap çekerek tekrar ölmez. Öyle ise doğmaya, beden bulmaya neden olan şey nedir? Beden bulmadan, doğmadan anlatılmak istenen şey annenin rahmindeki ilk oluştur. Bu ilk oluşun nedeni ise varolma arzusudur. Varolma arzusu, beden bulma isteğidir. Yaşamı yaratacak olan unsur maddi bedeni yakalayıp, orada kendisine bir yer bulmak, beden olarak, birey olarak yaşamak ister.
Ölüme ağlama. Kalbe bak. Hata ve isyan ile pişman, ibadet ve taat ile neşveli değilsen zaten ölüsün.
Sensiz anılarım seninle geçen bir günün anısı yanında o kadar kuru ve cılız ki! Uzun yıllar amansız bir oluşun içinde çalkalandım durdum. Bir trendim; küçücük istasyonlardan geçtim, sonunda sana varmak için. Bir gemiydim; irili ufaklı limanlara uğradım, bir gün senin limanına gelmek için. Bir yoldum; nice insanlar çiğnedi beni. Bir kitaptım; beni okudular, fakat anlayan çıkmadı. Yıllarca seni bekledi sayfalarım, okuyasın diye.
Sayfa 241Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.