Bazılarınız konuşmayı bilmiyor. Şaşırıyorum böyle insanlar bi yerlere geliyor. Avukat oluyor, doktor oluyor. Ama konuşmaktan aciz. Tır şoförü daha iyi konuşuyor valla. Nerden biliyorsun diye sormayın…
Elimde telefon varken telefon arıyorum, Ayaklarımın ıslanacağını bildiğim halde su birikintilerine basarak yürümek hoşuma gidiyor. Kırık sandalyelere oturup sürekli sallanmak süper oluyor Ha bir de özellikle düşeceğim çukurlara yanaşıp bakmayı fena seviyorum. Valla ne bileyim bu deliliklerin fazlası var da bu zamana kadar iyi yaşıyorum
Reklam
ŞİMDİKİ ÖYLE Mİ?..
Önceki, nasıl desem, heyecanlıydı; etrafına da bulaşan bir kıpır kıpırlığı vardı. Nasıl da kapıldım ona? Gençlik işte. Bir gün Kadıköy rıhtımında yürüyorduk. Tiyatrodan Haydarpaşa'ya doğru. Bırakın yazı, daha bahar gelmemiş. İlk tanıştığımız zamanlar. Aramızda daha yeni yeni belli oluyor bir şeyler. Rahmetli -ay rahmetli de nereden çıktı, ha
Siz; şiir yazacak değil, şiir yazılacak bir hanımsınız"
Saçlarıma şekil verdirmek için Etiler’de bulunan Stüdyo Ulus’a gidiyorum. Kuaförüm Ersin Koç, saçlarımı tararken bana "Mezin, yan koltukta oturan bayan Şair Ümit Yaşar Oğuzcan’ın eşi" diyor. MEZİN DEDEYİ Bunu duyar duymaz, bir hamle yapıp şairin çok sevdiğim ‘Dağ Rüzgârı’ şiirini okumaya başlıyorum. ‘Kaderde senden ayrı düşmek de
Benim Hikayelerim III
Valla nereden bulaştık bu işe bilmiyorum.Böyle aşk dediğin şey yanmak ise ben kül olmuşum yani.Böyle bütün rüzgarları sırtıma almışım; o güzelim yüzlerinize, gülüşlerinize, ellerinize, böyle kadehlerinize dökülüyorum tek tek yani. Bazen en başından bellidir filmin sonu da lakin görmek anlamak istemez işte insanoğlu. Böyle sonunu bildiğin halde
157 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.