Aslan Bir aslanın şöhreti etrafa yayılmış idi. Herkes akın akın o aslanı görmek için bir sene süren zorlu bir yolu gôze alır, ne zaman ki aslanı görürler, o zaman bir adım daha atamazlardı. O kimselere denirdi ki: "Nihayet siz bu aslanın aşkı ile bu kadar yol teptiniz. Halbuki bu aslanın bir hassasiyeti vardır ki, her kim onun huzurunda cesur olur ve elini ona aşk ile sürerse, o kimseye zarar gelmez. Eger bir kimse ondan korkarsa, aslan ona gazab eder. Ve belki bazılarına da "benim hakkımda ettiğin kötü bir zandır" diye kasdeder. Şimdi bu bôyle bir şeydir. "Bir sene yol teptiniz ve aslana yaklaştınız? Bu tereddüt nedendir? Adımınızı ileri atın". Kimse adım atmaya cesaret edemedi, insanlar şöyle cevap verdi: "O attıgımız adımların cümlesi kolay idi. Adım, aslanın gôza ônünde atılan adımdır." Hz. Omer'in imandan kasdettigi, aslanın gôzü ônünde atılan adımdı. O adım nadirdir. Veliler ve seçilmişlerden (haslardan ve mukarreblerden) başkasının işi degildir ve asıl adım budur. Geri kalanı bu adımın ayak izleridir (FmF, MEB s.187).