Türa bende ezmen bih üfted hezar Mera çün tü nevbed hüdâvendigâr.
Dinine ve dünyasına faydası olmayan şeyi terketmesi, kişinin İslâm'ının güzelliğinden, saadetindendir. Sünen-i Tirmizi, Hadis-i şerif no: 2317
Reklam
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Hazretleri bile Allâhü Teâlâ bildirmedikçe gayba muttali olamazdı. Nitekim: ﴾قُلْ لَوْ كُنْتُ أَعْلَمُ الْغَيْبَ لَاسْتَكْثَرْتُ مِنَ الْخَيْرِ} [De ki: Eğer ben bütün gaybı bilir olsa idim, daha çok hayır yapardım]. (A'râf Sûresi,âyet 188)
Ve hiçbir vebâl çekecek nefis, başkasının günahını yüklenmez. En'âm Sûresi, âyet 164
"Allahü Teâlâ'ya ma'siyeti îcâb eden husûsta, mahlûka itâat câiz değildir." Taberânî, el-Mu'cemü'l-Kebir, Hadis-i şerîf no: 381.
Reklam
Kim, Kur'ân-ı Kerîm'i kendi görüşüne göre tefsir ederse, muhakkak küfre düşmüş olur.(Yani Kâfir olur) hadîs-i şerîfi malûm değil midir?
... İkame-i salât: Bu, halikimize, mabud-u kadîmimize karşı yapılan en kudsi bir ibadettir. Namazlara devam, dünya hayatı ile âhiret hayatı arasında bir muvazene vücuda getirir. Âhiret hayatını unutmamaya vesile olur, ruhu gafletten kurtarır, insanı fahşâdan ve münkerden meneder. İnsanı muntazam vazifeye alıştırır, tahareti temin ve hayatın intizamını takviye eder.
Bu köhne dünyada bir kişi anlatılamaz ki tam bir mutluluk ile ömür sürsün de zamanın günbegün musibetlerine girmeksizin bu mihnet diyarından mutlu bir şekilde ulvi vatanına geri dönsün.
Reklam
Hadis: Sizin en hayırlınız, ehline, ıyâline en hayırlı olanınıdır. İzah: İnsan en evvel kendi ailesine, kendi evlât ve ahfadına, kendi akraba ve taallükatına güzelce bakmalıdır, onların haklarında hayırlı olmağa çalışmalıdır. Onların hakkında hayırlı olmayan bir kimse başkaları hakkında da tam manasiyle hayırlı olamaz...
Hadis: Ümmetimin hayırlıları, onların cahilleri arasında belâ ve mücahede içinde bulunurlar. İzah: Malûmdur ki, her hangi bir cemiyet efradı arasında muhtelif tıynette, kabiliyette insanlar bulunur. Bunların düşünceleri, maksatları arasında büyük büyük farklar vardır. Bu cihetle aralarında vakit vakit dilsûz haileler zuhûra gelir, bihakkın fazilet ve kemal sahipleri ise bu haileler arasında acınacak bir halde yaşayıp dururlar. Bununla beraber yine o cemiyetin selâmet ve saâdetine hizmet etmeyi bir vecibe bilirler, ilim ve irfandan mahrum kimseler ise ilm ü fazilet erbabına karşı hasmâne bir vaziyet alırlar. Onların aleyhinde bulunmayı bir hüner sanırlar. Onların en güzel âmme hakkında en nâfi hareketlerini bile haset sâikasıyla geçemezler. Bu gibi kimseler biraz bilgi sahibi olsalar da ahlâk bakımından yine cahil sayılırlar ve bütün cahil olanlardan daha ziyâde tayibe lâyık bulunurlar. Bu gibi hallerine acınacak gafil, garezkâr kimselerin bu hallerini vaktiyle yazmış olduğum şu manzume biraz tasvir etmektedir.
Hadis: Ruha zevk-u sefa veren şeyleri alınız, keder veren şeyleri de terkediniz. İzah: İnsan, mesut bir hayata nâil olabilmesi için kalbe, mânevî zevk ve safâ veren dinî, ahlâkî vazifeleri güzelce yapmaya çalışmalıdır. Hayatı kasvetlere, felaketlere giriftâr edecek gayr-i meşrû hareketlerden de son derece kaçınmalıdır. Başka sûretle saâdet-i hayatile tecellî edemez.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.