Tahsin ile Sabiha’nın hikayesi bu…
Henüz açmamış iki çiçeğin öyküsü…
*
İlm-i Hal ve tefsir yazarı olan bir alimden bir roman okumak çok başka bir ayrıcalık olsa gerek. Müslümanca roman nasıl yazılır, müslümanca doğa nasıl tasvir edilir, müslümanca anne, baba, eş ve evlat nasıl sevilir bu eser ile açıkça ortaya konmuş. Edebiyatın özünde edep vardır, ve roman türü de edebiyat içindedir. Dolayısıyla roman, edepten ve ahlaktan yoksun olmamalıdır.
*
“İnsan kim ile oturup kalkarsa onun ahlakını kazanır.” diyor Ömer Nasuhi Bilmen kitabında. Hakikaten de öyle… Bu sözü kitaplar bazında tekrar yorumlarsak şöyle ifade edilebilir: İnsan hangi kitap ile hemhal olursa o kitabın yazarının ahlakıyla dem oluyor adeta. Yani ahlak kitaplar üzerinden de okuyucuya geçebilir. Yazarın ahlakı tesirli sözlerle satırların arasından okuyucuya geçebilir. Bu kaçınılmazdır. Tersi de mümkündür. Bu yüzden hikaye ve roman yazarlığı bir toplumun inşasında çok önemli bir yere sahip. Doğru şekilde kullanılırsa toplumu irşad etmek kolaylaşır.
*
Müslümanca bir dille yazılan bu eserde tabiatın sesi “Allah” diyor. Karakterler, yaşadıkları olaylara elbet bir hikmeti vardır diyerek tam bir teslimiyetle tevekkül ederek yaklaşıyor. Ölüm hakikati sık sık yineleniyor. Çok farklı bir kurgusu olmasa da romanın İslami bir bakışla yazılması onu diğerlerden daha kıymetli hale getirmiş. Bu şekilde roman yazmak isteyen günümüz yazarlarına da model olabilir.
Hüzün ve ibret dolu olan bu eser, okunmaya değer…
Keyifli okumalar…