Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
124 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Necip Tosun'la bu kadar geç tanışmış olmanın ayıbını yaşıyorum okumaya başladığım günden beri. Belki bir arkadaş, bir dost girmeseydi hayatıma rastaşmazdım ya, ne üzücü ama... Böylesine nahif ruhlu bir abimiz kaçırılır mı hiç, kesinlikle tavsiyemdir, öykü okumayı seviyorsanız kaçırmayın ve okuyun arkadaşlar öncelikle bunu söyleyeyim sonra inceleme
Ansızın Hayat
Ansızın HayatNecip Tosun · Hece Yayınları · 2014112 okunma
Ömer Seyfettin çalıştığı okulda öğretmen arkadaşlarıyla tartışırken; "ilim başka, irfan başka; âlim başka, arif başka." diyor, arkadaşları bu görüşe katılmıyorlardı. Bir gün bu öğretmen arkadaşlarına "Avusturya’dan vagonlar dolusu şeker geliyor, şeker çok ucuzlayacak." dedi. Arkadaşları haberin doğruluğundan şüphe bile etmediler. Herkes şeker kıtlığı bitecek diye çok sevindi. O sırada öğretmenler odasına temizliğe gelen bir hizmetliye de aynı haberi verdi Ömer Seyfettin. Hizmetli; "İnanma beyim, Avusturya bu savaş zamanı şekeri bulsa kendi yer, bize niye yollasın?" deyince Ömer Seyfettin öğretmen arkadaşlarına döndü: "Gördünüz mü cancağızım? Siz bütün ilminize rağmen habere inandınız. O irfanı sayesinde yutmadı. Demek ki arif başka, alim başka; irfan başka, ilim başkaymış, gördünüz mü?'' demiş.
Ömer Seyfettin
Ömer Seyfettin
Reklam
96 syf.
10/10 puan verdi
"Bu mertlik değil... Diyor." "Ona sor ki: Henüz bir kere patlamayan bir toptan korkarak, hemen teslim oluvermek mi mertliktir?" Belki öykü hakkında spoiler verdim ama öykünün özeti, ana fikri bu cümlede. Bir savaş kurnazlığı da denilebilir yada bir kumandanın zekası ile kan dökmeden, muharebe yapmadan kazandığı bir kalenin alınış öyküsüdür. Tabi ki öykünün başında düşmanın eski kahraman kumandanları hakkında kısaslarda bulunur, zira her milletin içerisinde çıkmış cesur kumandanlar olmuştur...
Kütük
KütükÖmer Seyfettin · Beyaz Balina Yayınları · 2002483 okunma
724 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Tek Kelime: OKUYUN!
Duymadınız Selim'in çığlıklarını, umursamadınız onu, yargıladınız, tek başına bıraktınız, o sadece anlaşılmak istiyordu. Ne demem gerekiyor, nasıl başlamam gerekiyor bu yazıya acaba? Hangi kelimelerle ifade edeceğim ben bu romanı, hiçbir kelime yeterli kalmayacak. Aynı
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli Oyunlar
'da Hikmet'in dediği gibi: "Kelimeler, albayım bazı
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202062bin okunma
Aşk Dalgası
"Her yerde başlı başına bir çevre, bir sosyal vicdan vardır ki, bütün fenlerin, mantıkların, ilimlerin, felsefelerin karşıtı olarak, en mutlak ve zalim bir tarzda, hükmünü sürer. İşte bizim semtimizde, Türklerin semtinde de aşk şiddetle yasaktır. Bir cehennem makinesi, bir bomba, bir kutu dinamit kadar yasak... Bir Türk on dört yaşına girdi mi annesinden, ablasından, kız kardeşinden ve nihayet teyzesinden ve halasından başka bir kadının yüzünü göremez... O halde kimi sevecek? Hiç. Bu çevrenin, bu sosyal vicdanın kuvvetini, dehşetini sana nasıl anlatayım? Adını unuttum, bilmem hangi filozof; Allah'ın insanlar üzerindeki etkisinden, insanlarla ilişkisinden, ahlakından bahsederken. "O, sosyal çevreden başka bir şey değildir..." diyor. Ben bu sözü biraz doğru buluyorum.”
Biz gülelim  karşımızdaki gülmesin. Biz selam verelim karşımızdaki almasın. Biz nazik olalım karşımızdaki olmasın. Biz iyilik yapalım karşımızdaki kıymet bilmez olsun. Hiç önemli değil ben kendim için yapacağım çünkü yaptığımdan en çok ben mutlu olacağım. Öbür türlü çekilmez bir azabın içerisine girerim. Ömer Seyfettin'in Yüksek Ökçeler kitabındaki hikayeyi tekrar hatırlatayım: Genç yaşta dul kalmış bir hanımefendi, maddi varlığı yerinde. Bir baş dönmesi başlıyor. Bir gün doktora gidiyor. "Çok yüksek topuklu ayakkabı giyiyorsunuz bunları çıkarın" diyor doktor. Kadın yüksek topuklarını çıkarıyor ama sonrasında başına gelmeyen kalmıyor Aşçısını hırsızlık yaparken yakalıyor, şoförünü hizmetçisi ile yakalıyor, bahçıvanını para çalarken yakalıyor, onları atıyor, başkaları geliyor tekrar aynı şeyler, tekrar aynı şeyler. Sonra yeniden yüksek ökçeleri giymeye başlıyor. Diyor ki " Başım dönüyor ama kalbim yorulmuyor boş ver. " karşımızdakinin suistimal edeceğini bilsek de biz iyi niyetle yaklaşalım problem değil. Kalbimizin yorulmasından daha kötü değildir başımızın dönmesi. Kalp yorgunluğu, bir gün sevemez hale gelmek, güvenemez hale gelmek Her şeyden beter bir ıstıraptır.
Reklam
İçimden bir ses diyor ki: “İsteğim yok... Sakın yazıya başlama. Eserin fena olur.” “Ya ne yapayım?” “Biraz otur, dinlen.” “Yorgun değilim ki.” “Öyleyse oku!” “...” “...” Ah, ben bu sesi tanıyorum! Bu, tembelliğimin sesidir. On beş senedir onun emrini dinliyorum. (...)
Ömer Seyfettin Diyor ki
İttihat için birinci vasıta lisandır. Kendi lisanını böyle öldürmeye, katiyen milli edebiyatını satırlara geçirmemeye ahdetmiş bir millet nasıl olur da millettaşlarıyla birleşebilir?
Sayfa 94 - Çoban Yayınları
Eski toprağın hali bir başka
Tekrar sordu: - Söyle yavrum o roman ne diyor ? Genç kız büyük gözlerini kaldırdı kitabı dizlerine indirdi nazik bir şive ile + Büyük anneciğim Fransızca bir roman işte, dedi. Lakin büyük nine merak ediyordu. Mutlaka anlamak istiyordu. - Adı ne ? + De jen şante . - Ne demek ? + Sevinçten saadetten mahrum kadınlar demek. - Onlar kimmiş ? + Biz Türk
293 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Hayalden Gerçeğe
Hepimiz bir şeylerin peşinden koşuyoruz. Kimimiz daha iyi bir evin, kimimiz daha iyi bir arabanın, kimimiz daha iyi bir geleceğin. Bunları yaparken geçmişimizi ezip geçiyoruz. Oysa insanoğlu geçmişini tanıyıp anlamlandırmadan geleceği ile vuku bulamaz. Tıpkı bir saniye önce aldığımız nefesin bir saniye sonra alacağımız nefes ile ilişkisi gibi.
Ateşi Yeniden Yakmak
Ateşi Yeniden YakmakMehmet Hayati Özkaya · Çoban Yayınları · 201930 okunma
53 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.