Bütün kız anneleri böyle düşünüyor galiba.
Efendisiz, kumandasız, amirsiz, emirsiz bir hayat istiyorum. Pamuk’un ahır avlusunda geçirdiği mesut, gamsız, rahat, sakin, tatlı hayatı istiyorum. Annem diyor ki: “Dünyanın nizamını bozacaksın, her kadına mutlaka bir erkek lâzım!"
"Diyor ki: "Çocuklarım,siz her gün değişeceksiniz. Her gün siz büyürken ,dimağlarınız ,fikirleriniz de büyüyecek;her gün fazilete yaklaşacak,idraksiz , şuursuz geçen günleriniz için teessüfler edeceksiniz. Düşündüklerinizi ,duyduklarınızı beş on dakikaya acımayıp yazınız. Yarın yazdığınızı öbür gün bilmeyeceksiniz. Bir sene evvel yazdığınızı öbür sene okurken ne kadar değiştiğinizi anlayarak hayretler içinde kalacaksınız..."
Reklam
Annem diyor ki: - Dünyanın düzenini bozamazsın, her kadına mutlak bir erkek lazım. - …….. Eğer bu doğruysa babamın kahrı yeterli değil mi?
Ben horozsuz bir kümes, yani kocasız bir ev istiyorum. Efendisiz, kumandansız, amirsiz, emirsiz bir hayat istiyorum. Annem diyor ki “Dünyanın düzenini bozamazsın, her kadına mutlaka bir erkek lazım!” Eğer bu doğruysa babamın ezmesi yeterli değil mi? Yeni kümeslere tıkılmakta, yabancı horozların gagalarını yemekte anlam ne?
Cevab vermiyor. Büyük, mahzun gözlerini göz- lerime dikiyor. Öyle duruyor. Bakışında o kadar güzel, o kadar hassas bir durgunluk var ki... Soru- yorum : Neden öyle bakıyorsun? Cevab vermiyor. Sanki ağlayacak... Kalbim çarpmağa başlıyor. Acaba bir kıskançlık vehmi mi?... Fakat mümkün değil... Sağ gözünün kirpiklerinde büyücek bir inci parlamağa başlıyor. Dönüyor, kalkıyorum. Alnından öperek tekrar so ruyorum : Söyle sevgilim, senin elemin ne? Senin yazdığın ne? Eski hatıralarım... Neden Türkçe yazıyorsun, Ermenice fena mi? Kaba mi, adi mi?... Diyor. Kirpiklerinden kopan inci yanağına düşüyor. Oh, necib kadın anasının lisanını seven bütük kadın... Türkçe'yi kıskanıyor, Anlıyorum; Türkçe'yi kıskanıyor. Yine anlıyorum ki, kadınlar olmasa aşk, aile, saadet olmadığı gibi, milliyetler de olmayacak. Biz insanlar dünyada sefil, ahretsiz, şanssız, reka- betsiz, miskin, perişan bitkiler gibi gelip geçecektik. Bize aşkı öğreten kadın aileyi de öğretiyor. Ailede mukaddes milliyet duygularını bizim dimağımıza ekiyor.
180 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Merhaba canlar... Ev taşıma, yerleştirme, bayram derken uzunca bir aradan sonra tekrar buralardayım. Tabi ki açılışımı dört yıldır birlikte okuduğumuz ve daha çooook okumalar yapacağımız @okuyan_kadınlar_kulubu nün #turkklasikleriserisi etkinliğiyle yapıyorum. Bu ay #ömerseyfettin in #baharvekelebekler isimli topu hikaye kitabıyla buluştuk. Malumunuz Ömer Seyfettin eserleri en çok okunan yazarlar arasında. Benim gibi öğrencilik yıllarında okuyan ya da sinemaya uyarlanan eserlerini izleyenler vardır mutlaka. Bu kitapta ise 1902'den 1911'e kadar yayımlanan ilk dönem hikayeleri mevcut. Günümüz Türkçesiyle sunulan yayım dizisinin devamı ciltler halinde gelmeye devam edecek. Hem edebi hem siyasi kimliğe sahip olan Ömer Seyfettin'in edebi kimliğiyle tanışacak olduğunuz eserde; yer, olgu, olay ve tarihsel kıyaslar baş rolde... -Tenezzüh -Buse-i Mader -Hediye -İlk namaz -Sebat -Pervanelerin Ölümü -Tarih Ezeli Bir Tekerrürdür! hikayelerini sevdiğimi söyleyebilirim. Dönem itibariyle hemen hemen bütün Türk Klasikleri eserlerinde işlenen kadının yaptığı işin değersizliği ve erkeklerin bir lütuf olarak verilmesi burada da göze çarpıyor. Bir bölüm var ki; İlim ve fenle ilgilenmesine 'rağmen' karısını sevmeye çalıştığını söylüyor zat-ı muhterem. Lütfettiniz beyzadem demekten alamadım kendimi affola... Siz benim çıkışlarıma aldırmayıp okuyun diyor ve müsaade istiyorum. Keyifli okumalarınız daim olsun... Kitapla kalın...
Bahar ve Kelebekler
Bahar ve KelebeklerÖmer Seyfettin · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,310 okunma
Reklam
49 öğeden 51 ile 49 arasındakiler gösteriliyor.