Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Horozlu kümes lazımsa!.. Kendi köşkümüzde su mu çıktı? Ben horozsuz bir kümes, yani kocasız bir ev istiyorum. Efendisiz, kumandansız, amirsiz, emirsiz bir hayat istiyorum. Annem diyor ki: -Dünyanın düzenini bozamazsın, her kadına mutlaka erkek lazım! -……
2021 yılı okuduğum kitap listesi
1. Turgut Özakman - Cumhuriyet 1 440 sayfa 2. Turgut Özakman - Cumhuriyet 2 848 sayfa 3. Victor Hugo - Sefiller 353 sayfa 4. Charles Dickens - David Copperfield 611 sayfa 5. H.G.Wells - Zaman Makinesi 160 sayfa 6. Anne Tyler - Mavi Makada 376 sayfa 7. Sinan Canan - İfa 1 184 sayfa 8. Sinan Canan - İfa 2 192 sayfa 9. Sinan Canan - İfa
Reklam
Esirler topa elini sürdüler. Deliğini aradılar. Bulamayınca sarsıldılar. Sonra kızardılar. Birbirlerine bakıştılar. Öyle kaldılar. Kolların, çarpazlayarak yere bakan kale kumandanı titreyerek mırıldandı. Arslan Bey, tercümana baktı. "Ne diyor?" "Bu mertlik değil... diyor." "Ona sor ki: Henüz bir kere patlamayan bir toptan korkarak, hemen teslim oluvermek mi mertliktir?" Tercüman sordu. Kale kumandanı, gözlerini yerden kaldırıp cevap veremedi. Asilzadeler, şövalyeler, birbirlerinin yüzlerine bakmaya cesaret edemediler, ani bir ölüm darbesiyle vurulmuş gibi oldukları yerde dönüp kaldılar. Bir güllesiyle kaleyi yıkacak olan bu korkunç top, siyaha boyanmış kocaman bir kütükten başka bir şey değildi!...
180 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bu seriyi çok seviyorum eski zamanlarda yaşıyorum okurken, dünya duruyor ve ben karakterlerden biri oluyorum.. Kah kızıyorum, kah üzülüyorum, gülüyorum, seviniyorum kafa karışıyor bende Ömer Seyfettin'in 1902 ve 1911 yılları arasında yazdığı hikayeler yer alıyor, daha sonra ki yıllardaki kitapları da basılacakmış yayınevi öyle diyor ben okumaya yetişemiyorum onlar kitapları çıkarmaya yetişiyorlar 26 hikaye içerisinden Ömer Seyfettin'in annesinin Ömer'i İlk Namaza kaldırdığı hikayesi o kadar naifti ki kadının yumuşaklığı, inceliği, Namazı sevdirmesi muhteşemdi. Aşk ve Ayak Parmakları hikayesindeki adam bulmuş gül gibi hatunu neymiş efendim ayaklarını çok iyi kullanıyormuş kadın maymuna benzetti kadını ve boşadı Tarih Ezeli bir Tekkerrür hikayesinde ise Herodot'un Tarih kitabı karakteri Candaules'e atıfta bulunuyor ve Türk versiyonu daha acıymış ve son olarakta kitaba ismini veren Bahar ve Kelebekler hikayesi değişik bir düşünce tarzındaydı.
Bahar ve Kelebekler
Bahar ve KelebeklerÖmer Seyfettin · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,289 okunma
199 syf.
3/10 puan verdi
·
20 günde okudu
KOZASINDAN ÇIKAMAYANLAR
Memleket Hikâyeleri Refik Halid’in Anadolu’ya sürgün edildiği zamanlarda yaşadıklarından ve şahit olduklarından beslenerek kaleme aldığı, Osmanlı’nın son yıllarında halkın ahvalini anlattığı hikâyelerden oluşan bir kitap. Kitabın MEB 100 temel eserler listesinde de bulunuyor oluşundan mütevellit farklı beklentilerle okumaya başlasam da, ben
Memleket Hikayeleri
Memleket HikayeleriRefik Halid Karay · İnkılap Kitabevi · 20216,5bin okunma
124 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Necip Tosun'la bu kadar geç tanışmış olmanın ayıbını yaşıyorum okumaya başladığım günden beri. Belki bir arkadaş, bir dost girmeseydi hayatıma rastaşmazdım ya, ne üzücü ama... Böylesine nahif ruhlu bir abimiz kaçırılır mı hiç, kesinlikle tavsiyemdir, öykü okumayı seviyorsanız kaçırmayın ve okuyun arkadaşlar öncelikle bunu söyleyeyim sonra inceleme
Ansızın Hayat
Ansızın HayatNecip Tosun · Hece Yayınları · 2014111 okunma
Reklam
Aşk Dalgası
"Her yerde başlı başına bir çevre, bir sosyal vicdan vardır ki, bütün fenlerin, mantıkların, ilimlerin, felsefelerin karşıtı olarak, en mutlak ve zalim bir tarzda, hükmünü sürer. İşte bizim semtimizde, Türklerin semtinde de aşk şiddetle yasaktır. Bir cehennem makinesi, bir bomba, bir kutu dinamit kadar yasak... Bir Türk on dört yaşına girdi mi annesinden, ablasından, kız kardeşinden ve nihayet teyzesinden ve halasından başka bir kadının yüzünü göremez... O halde kimi sevecek? Hiç. Bu çevrenin, bu sosyal vicdanın kuvvetini, dehşetini sana nasıl anlatayım? Adını unuttum, bilmem hangi filozof; Allah'ın insanlar üzerindeki etkisinden, insanlarla ilişkisinden, ahlakından bahsederken. "O, sosyal çevreden başka bir şey değildir..." diyor. Ben bu sözü biraz doğru buluyorum.”
80 syf.
1/10 puan verdi
Yine hayatımın kâbusu olan bir hikâye.. Türk hikayeciliginden, Türk eğitim öğretim sisteminden nefret ettiğim bir eser daha. Ömer Seyfettin harika bir hikayecidir bunu asla yargılamam! Ama Türkçe öğretmenleri doksanlı yılların sonu ve ikibinlerin başında üzerinde kesik el olan mide bulandırıcı bir görselle süslenmiş bu hikâyeyi zorla okutup not verirdi. Okula erken başlamış biriyimdir. Beş buçuk yaşında okula başladım ve 4. Sınıfa giderken bu kitap ödev bahanesiyle zorla tüm sınıfa aldirildi. Kırtasiyeye gidip kitabın kapağını görünce kustugumu hatırlıyorum. O kadar korkmuştum ki .. birde hoca ne anladınız diyor hikayeden "kimseye minnet etme al elini kes daha iyi " bunu mu diyeceğiz hikâye ne verebilir ya dokuz on yaşında çocuklara korku ve şiddetten başka resmen psikolojimi bozdu bu eser. Hiç bir çocuğun okumasını tavsiye etmiyorum.
Diyet
DiyetÖmer Seyfettin · Timaş Çocuk · 20034,087 okunma
Biz gülelim  karşımızdaki gülmesin. Biz selam verelim karşımızdaki almasın. Biz nazik olalım karşımızdaki olmasın. Biz iyilik yapalım karşımızdaki kıymet bilmez olsun. Hiç önemli değil ben kendim için yapacağım çünkü yaptığımdan en çok ben mutlu olacağım. Öbür türlü çekilmez bir azabın içerisine girerim. Ömer Seyfettin'in Yüksek Ökçeler kitabındaki hikayeyi tekrar hatırlatayım: Genç yaşta dul kalmış bir hanımefendi, maddi varlığı yerinde. Bir baş dönmesi başlıyor. Bir gün doktora gidiyor. "Çok yüksek topuklu ayakkabı giyiyorsunuz bunları çıkarın" diyor doktor. Kadın yüksek topuklarını çıkarıyor ama sonrasında başına gelmeyen kalmıyor Aşçısını hırsızlık yaparken yakalıyor, şoförünü hizmetçisi ile yakalıyor, bahçıvanını para çalarken yakalıyor, onları atıyor, başkaları geliyor tekrar aynı şeyler, tekrar aynı şeyler. Sonra yeniden yüksek ökçeleri giymeye başlıyor. Diyor ki " Başım dönüyor ama kalbim yorulmuyor boş ver. " karşımızdakinin suistimal edeceğini bilsek de biz iyi niyetle yaklaşalım problem değil. Kalbimizin yorulmasından daha kötü değildir başımızın dönmesi. Kalp yorgunluğu, bir gün sevemez hale gelmek, güvenemez hale gelmek Her şeyden beter bir ıstıraptır.
724 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Tek Kelime: OKUYUN!
Duymadınız Selim'in çığlıklarını, umursamadınız onu, yargıladınız, tek başına bıraktınız, o sadece anlaşılmak istiyordu. Ne demem gerekiyor, nasıl başlamam gerekiyor bu yazıya acaba? Hangi kelimelerle ifade edeceğim ben bu romanı, hiçbir kelime yeterli kalmayacak. Aynı
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli Oyunlar
'da Hikmet'in dediği gibi: "Kelimeler, albayım bazı
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,8bin okunma
Reklam
96 syf.
10/10 puan verdi
"Bu mertlik değil... Diyor." "Ona sor ki: Henüz bir kere patlamayan bir toptan korkarak, hemen teslim oluvermek mi mertliktir?" Belki öykü hakkında spoiler verdim ama öykünün özeti, ana fikri bu cümlede. Bir savaş kurnazlığı da denilebilir yada bir kumandanın zekası ile kan dökmeden, muharebe yapmadan kazandığı bir kalenin alınış öyküsüdür. Tabi ki öykünün başında düşmanın eski kahraman kumandanları hakkında kısaslarda bulunur, zira her milletin içerisinde çıkmış cesur kumandanlar olmuştur...
Kütük
KütükÖmer Seyfettin · Beyaz Balina Yayınları · 2002481 okunma
Ömer Seyfettin Diyor ki
İttihat için birinci vasıta lisandır. Kendi lisanını böyle öldürmeye, katiyen milli edebiyatını satırlara geçirmemeye ahdetmiş bir millet nasıl olur da millettaşlarıyla birleşebilir?
Sayfa 94 - Çoban Yayınları
İttihat ve Terakki'den şüpheniz pek boştur! diyordu, pantürkizm, (1) panislâmizm, (2) filan Avrupa hayalperverlerinin iftirasıdır. Bir de mesel vardır, biliyor musunuz. "Kişi kişiyi kendi gibi bilir." Avrupa'da meşum sunî bir cereyan yaşar: Milliyet, kavmiyet cereyanı! Orada her şeyi milliyet rengine boyarlar. Meselâ Fransızların ırkça bir vahdetleri olmadığı halde o kadar milliyetperver, o kadar milliyette müteassıptırlar ki Paris koketleri (3) bile Almanlarla münasebette bulunmazlar. Almanya'da her şey millidir. Hatta sosyalizm bile... Böyle bir muhitte "hüküm" ler de millî olarak verilir. Meselâ René Pinon bir kitabında "Türkler, aldıkları askerin içinden ırkça Türk olanları Istanbul'da, Edirne'de, Makedonya'nın mutedil, güzel yerlerinde istihdam ederler, gayri Türkleri Yemen'e, Fizan'a, en uzak yerlere gönderirler." diyor. Halbuki Osmanlı hükümeti tamamıyle bunun aksini yapmıştır. Arnavutlar, Araplar hep hassa ordusuna gelirler. Yıldız'ın rahat kışlalarında askerliklerini yaparlar. Yemen'e, Fizan'a, Makedonya'ya hep Türkler, yani Anadolu çocukları gider. Hatta Yemen'e "Türk mezarı" derler. (1) Pantürkizm: Türkçülük (2) Panislâmizm: İslâmcılık (3) Koket: Fahişe
Sayfa 207 - İnkılap YayıneviKitabı okudu
İçimden bir ses diyor ki: “İsteğim yok... Sakın yazıya başlama. Eserin fena olur.” “Ya ne yapayım?” “Biraz otur, dinlen.” “Yorgun değilim ki.” “Öyleyse oku!” “...” “...” Ah, ben bu sesi tanıyorum! Bu, tembelliğimin sesidir. On beş senedir onun emrini dinliyorum. (...)
Tarih de bugün
Ömer Seyfettin çalıştığı okulda, öğretmen arkadaşlarıyla tartışırken; "ilim başka, irfan başka; âlim başka, arif başka" diyor, arkadaşları bu görüşe katılmıyorlardı. Bir gün bu öğretmen arkadaşlarına "Avusturya’dan vagonlar dolusu şeker geliyor, şeker çok ucuzlayacak" dedi. Arkadaşları haberin doğruluğundan şüphe bile etmediler. Herkes şeker kıtlığı bitecek diye çok sevindi. O sırada öğretmenler odasına temizliğe gelen bir hademeye de aynı haberi verdi Ömer Seyfettin. Hademe; "İnanma beyim, Avusturya bu savaş zamanı şekeri bulsa kendi yer, bize niye yollasın?" deyince Ömer Seyfettin öğretmen arkadaşlarına döndü: "Gördünüz mü cancağızım? Siz bütün ilminize rağmen habere inandınız. O irfanı sayesinde yutmadı. Demek ki arif başka, alim başka; irfan başka, ilim başkaymış, gördünüz mü''demiş.
52 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.