İşte Hicri Sıtkı Efendi dedi ve ilave etti: Onun otomobili İstanbul'da tektir. Bu adamda kendini etrafa gösterme illeti vardır. Onun için otomobilini her ay bir renge boyatır ve bu ilginç renkli otomobilleriyle gezip eğlenir. Altı ay önce hiç kimsenin tanımadığı bir adamdı. Bugün ise önemli bir bakanlığın müteahhitliğine kadar yükselmiştir. Hangi sermayeyle mi? Bugün bu memlekette kazanmak için halkın ahmaklığından daha büyük ne sermaye ister ve ararsınız? Sekiz ay önce evinde beş numara idare kandili yakan bu adam bugün isterse bütün İstanbul'u lambasız ve ışıksız bırakır.
Her zaman, her yerdeyiz biz, çalışmada en önde, ama yaşamın en sonunda... Peki, bizi düşünen kim? Bizim için iyi şeyler yapmak isteyen kim? Kim insan olarak görüyor bizi karşısında? Hiç kimse.
''Demokrasiden vazgeçemeyiz. Ayrıca diktatörlüğün iyi niyetlisi filan olmaz.''
''Nedenmiş?'' diye sordu mimar hemen.
''Çünkü küçük ilah olmaz. Birileri bir kez Tanrı'yı oynamaya başladı mı, er ya da geç işler çığırından çıkar.''
Ah, sen her zaman elindekiyle yetinebilen, Türk insanı! Bir ülkenin senden daha sadık vatandaşı olabilir mi? Böyle bir halk ne kadar büyük bir sevgiye, saygıya layıktır!
Sayfa 67 - Tarih vakfı yurt yayınları.Kitabı okudu