Uçurtma Avcısı romanını beğeniyle okuduğum Halid Hosseini bu romanında da Afganistan coğrafyasındaki drama derin bir şekilde değinmiş. Bu kez bir kaç kadın karakter üzerinden Afganistanın darbelerle, çatışmalarla,devrik hükümetlerle geçen yakın tarihine başarılı bir üslup ile kalem olmuş. Uzun soluklu kurgusu,başarılı betimlemeleri ile duygularımızı alt üst edecek olayları Meryem üzerinden anlatmayı tercih etmiş Halid Hosseini. Şirin bir kulübede annesiyle beraber yaşamakta olan Meryemin gözünden intiharlar, ihanetler,ihtiraslar, aldatmalar ve savaşın en çirkin yönlerini görüyoruz.
Uçurtma Avcısındaki "Afganistan'da çocuk var ama çocukluk kalmamış" sözü hafızama kazınmıştı. Bin Muhteşem Güneş romanında ise Afganistan'da kadınlığın kalmayışını okuyoruz. Kadına dair tüm güzel şeyler unutuldu derken Celil'in pişmanlık dolu mektubu ve Tarık'ın Leyla'ya olan aşkından asla vazgeçmeyişi bize umudumuzu tüketmemeyi belirtiyor. Tüm kadınların üzerine bin muhteşem güneş doğsun.
Ömer Şahin
30/12/2019 Eskişehir