Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Karanlık bölünmezdir. Meskûndur. Değişmeyen bir mutlakla ama aynı zamanda değişimle meskûndur. Orada bir hareketlilik vardır, bu rahatsızlık vericidir! İlahi bir oluşum orada aşamalarını tamamlar... tanımlamaya rakamların yetmeyeceği bir çokluk, düş gibi mesafeler, baş döndürücü döngüler, dünyaların bilinmeze dalması, alacakaranlıkta birbiri ardına gelen muhteşem olaylar, bir seferde her şeyin mekanizması, ilahi soluğun etrafa kaçışan küreleri, döndüğü hissedilen tekerler; bilge durumla ilgili tahmin üretir, cahil korkuyla titrer; böyle olsa da saklıdır; zapt, edilemez menzil dışındadır, yaklaşılmasını kabul etmez. Kişi emindir, göğsündeki bir baskı gibi hissediyordur. Başının üstünde kimbilir neyin simsiyah delili vardır. Hiçbir şey kavranamaz. Ele avuca gelmez bir şey kişiyi ezmiştir. Bilinemez olan her taraftadır ama hiçbir yerde anlaşılmayacak bir şey yoktur. Tüm bunlara şu ürkütücü soruyu ekleyin: Her şeyi içeren bu evren Varlık mıdır? Karanlığın altındayız. Bakarız. Dinleriz. Bu sırada kasvetli dünya yuvarlanmaya devam eder; çiçekler bu olağanüstü hareketin bilincindedir; nakıllar gece on birde, güngüzeli sabah beşte açar. İnsanı afallatan bir düzen. Başka derinliklerde su damlası bir dünyadır, infusoria oğul verir, mikroskobik hayvancıktan müthiş bir doğurganlık çıkar, görülemez ve duyulamaz olanın büyüklüğü ortadadır, sonsuzluk öbür yüzünü göstermektedir; bir diyatome bir saatte bir milyar üç yüz milyon diyatome üretir. Tüm sırları barındıran tek bir önerme! İndirgenemez olan önerme oradadır.
Sayfa 288 - 289, 4.Basım, Nisan 2021
464 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Yüz Karası - Brittainy C. Cherry Jackson on yaşında annesi alıp çantasını çıkmış babasiyla kalmış bir oğlan çocuğu. Sonrasında büyüyor ama hayatları baba oğul ikisinin de darmadağın ilerliyor. Hiçbir yere ait olamama hissi, uyuşturucu kullanma, kasabanın nefretini kazanma gibi gibi özelliklerle yirmi dört yaşına gelmiş babasını kontrol altında tutmaya çaba gösteren, araba tamir eden bir erkek olmuştur. Grace- Finn çiftinin hayatlarına baktığımızda boşanmış ve kendi yollarını çizmek için Chester kasabasının yolunu tutmuşlar. Grace tam kasabaya girerken frenleri tutmadığı icin kaza yapmaktan son anda Jackson kurtarır. En yakın arkadaşına gittiğinde eski kocasını en yakın arkadaşıyla yakalar ve ipler freni patlamış bir araba gibi kopar. Grace ve Jackson arasındaki diyalogları ikisinin ağzından okumak güzeldi. Grace'in sakin, inançlı, nazik, iyi huylu,durust ve ılımlı biri olması baskalari tarafindan kendini kötü hissettirmeye başlasa da karakterinden ödün vermeyip hayatını yoluna koymuş güçlü bir karakterdir. Jackson ile birbirlerini tamamlamaları ve alt mesajlar beni çok iyi hissettirdi ki severek okudum Kendilerini ve hayatlarını yoluna koyma çabaları aileleri dahil tüm kasaba tarafından baltalamaya calisilsa da sonunda güzel seylerin olması hayata dair umut edebilmeyi düşündürüyor.
Yüz Karası
Yüz KarasıBrittainy C. Cherry · Martı Yayınları · 20222,107 okunma
Reklam
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak?
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak? 1983 Kışında, Şırnak'ın Uludere kazasına bağlı "Kela Memo" mevkiinde av köpekleriyle avlanmaya çıkan Timurhan Ağa ve adamları bir ara köpeklerini kaybederler. Köpeklerinin yeraltı gibi bir yerden seslerini işitirler. Mağara gibi bir yerden girdiklerinde aşağıya doğru yol olduğunu
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Diğer rivayete göre Gök Türkler, Suo ülkesinde ortaya çıktılar. Burası Hunların kuzeyindedir. Onun soyunun büyük insanı A-p'ang-pu'dur. On yedi erkek kardeştirler. Onlardan birine 1-ssu-ni-shih-tou derler. Kurttan doğ­madır. A-p'ang-pu ve diğerlerinin karakteri biraz aptalca olduğundan, onların ülkeleri yıkılıp harap oldu. 1-ssu-ni-shih-tou ise farklı karaktere sahipti rüzgara ve yağmura hükmedebilirdi. Iki kadınla evlendi. Biri yaz ruhunun kızı, diğeri kış ruhunun kızı idi. Kadınlardan biri hamile kaldı ve dört erkek çocuk doğurdu. Onlardan biri değişti, beyaz kuğu oldu. Onun ülkesi A-fu Suyu'nun kenarında idi ve unvanı Kırgız (Ch'i-ku) oldu. Bir diğerinin ülkesi Ch'u-hsi Suyu kenarında iken, bir başkasının ülkesi Chien-ssu-ch 'u-hsi-ch'i dağındadır. Onun büyük oğlu burada idi. Bu büyük dağda yine A-p'ang-pu neslinden insanlar vardı. Ayrıca çok çiğ vardı. Kar kış olduğunda bu oğul ateş çıkararak besledi hepsine yardım etti. Bu sebepten ateşi bulan oğul reis oldu. Unvanları ise Türk (T'u-chüe) idi. Işte Na-tou-liou budur. Onun on karısı vardı. Doğan çocukların hepsi kendi annelerinin kabile adlarını isim olarak aldılar. Kabile ismi A-shih-na olan en küçük eşinin oğludur. Na-touliou ölünce on karısı ve oğulları seçim yaparak birini reis seçmek istediler. Büyük ormanda ağaçların altında toplandılar; şöyle karar verdiler: Ağaçlar tarafında en yükseğe zıplayan reis seçilecekti. A-shih-na'nın oğlu gençti. Ve en yükseğe zıpladı. Herkes onu reis olarak kabul etti. Unvanı A-hsien Şad idi. Neticede hepsi kendini kurt soyundan kabul ediyordu.
Gök Türkler, Hunların bir boyudur. Komşu devlet tarafından saldırıya uğradı. Küçük büyük, kadın erkek herkes öldürüldü. Sadece bir oğul sağ kaldı. Küçük olduğu için askerler öldürmeye kıyamadılar. Kollarını ayaklarını keserek bir bataklığın içine attılar. Bir dişi kurt vardı. Her et getirişinde hepsini ona yedirip besledi. Bundan sonra kurtla çocuk münasebette bulundular. Kurt gebe kaldı. O komşu ülkenin kralı çocuğun yaşadığını duydu. Tekrar adam gönderip öldürtmek istedi. Askerler tam çocukla kurdu öldürecek iken, kurt doğaüstü güçleri olduğu için denizin doğusunda bulunan dağa uçarak gidip kondu. Bu dağ Kao-ch 'ang (Turfan) 'ın kuzeybatısında idi. Da­ğın içinde mağaraya benzeyen oyuk vardı. Kurt onun içine girdi. 200 li (yaklaşık 100 km kare lik) den fazla bir alanda bol otlu bir yerle karşılaştı. Burada on tane erkek çocuk doğurdu. Bunlar büyüdüklerinde dışarıdan evlendiler. A-shih-na, bunlardan birinin adıdır. Birkaç nesil geçince çoğaldılar. Hep birlikte oradan çıkarak Altay Dağları'nın güney eteklerine yerleştiler. Juan juan'ların demir işleriyle uğraştılar. Altay Dağları'nın şekli miğfere benzediği için, miğfere de onların dilinde Türk dendiği için unvanları Türk oldu.
Reklam
MÜTHİŞ BİR TREN Kıraathanenin camları önüne oturmuşlardı. İki arkadaştılar. Nargilelerinin marpuçlarını emerek susuyorlardı. Zayıf olan, lülenin ateşini nargilenin kehribar ağızlığıyla düzeltti. Bir-iki nefes daha çekti. Marpucu sardı. Nargileyi önünden itti. Bu, yüzü karanlık, karışık bir adamdı. Kalın kaşları vardı. Bu kaşların altında
ÇATIŞMA Çürümeden çok önce, galiba kokuşmadan da evvel, ölümle dirim arasında geçen kavganın sonundaki boşlukta; birtakım ecza şişelerinin küçüklü büyüklü, sıra sıra dizildikleri, ağızlarını açıp bekleştikleri zamanı; ötekisi ile; sıcacık bir oda ve bir sepet içinde kokmaya, bir kurt yüzünden bozulmaya, delirmeye, canlanmaya hazırlandıkları zaman
10/10 puan verdi
·
Beğendi
''Yazdıkların şiir değilse kalsın” … “Aklınla yapayalnız baş başa Nice alevli geceler geçtin” … “Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla” Cahit Zarifoğlu Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
Şiirler
ŞiirlerCahit Zarifoğlu · Beyan Yayınları · 20213,993 okunma
Turaaal niye bele haqlisan kii?(
-Əgər bir yazar millətə kitab oxumağı sevdirə bilmirsə, sakitcə qələmi yerə qoymalı, gedib bacardığı işin qulpundan yapışmalıdır. Ona görə də, ölkənin ən sanballı yazarının kitab təqdimatına uzaq başı əlli adam gəlir, çılpaq bir qızcığazın konsertinə on minlərlə insan... Kitaba beş manat verməyə əli gəlməyən insanımız oğul, qız toyunda dəvət etdiyi müğənnilərə minlərlə manat pul verir. Demək ki, günahkar kitab oxumayan millət, bir də millətinə kitabı sevdirə bilməyən aydınlardadı!
Reklam
·
Puan vermedi
Bu Otobüste Bir Aylak, Bir Lapacı Nerde ki Adam!..
Aylak Adam(+) / Yusuf ATILGAN/ Roman / İlk Baskı Tarihi: 1959 / YKY - 160 s. "İnsanın kendi kendine yeterliği bir nebze de olsa, ekonomik özgürlüğü iyimser şekilde gülümsüyor ise, benliğimize ve bu yaşantımıza pozitif bir şekilde yansıyorsa... Felsefe, psikoloji ve sosyolojimizin fakirlik ve yoksulluktan doğan heyezansı, dillenen
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Yapı Kredi Yayınları · 201759,8bin okunma
Mirac
Hakk'ın, şanlı elçisine büyük bir hüzün gelmişti, Onun, bütün semaları gezeceği gün gelmişti. Akılların ermediği binbir lutuf, binbir nimet Görülecek kutlu gece ermiş idi en nihayet. Ağırlamak üzre onu, o sevgili Peygamber'i, Yere, göğe emir gitti, ne yapılsa vardı yeri. Toprakla su âleminde, hüküm süren kanunlara, "Çalışmayı
80 syf.
7/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Aile Babasının Kaygıları Yasa Önünde İmparatorluk Bir Köy Hekimi Akademi İçin Rapor Akademi İçin Rapor: İki Fragman Düş Galeride Kardeş Katili Komşu Köy Maden Ziyareti Yeni Avukat Eski Elyazması Çakallar ve Araplar On Bir Oğul On beş felsefi öykü; düz okunsa yani altındaki anlam anlaşılmasa saçma görünüyor ve bu anlamlarla güzelleşiyor öyküler. İmparatorluk isimli öyküsü bir başka isimle başka bir kitapta vardı. Çakallar ve Araplar öyküsünü beğendim. Hastaların doktoru gereksiz yere çağırmaları dikkatimi çekti.
Bir Köy Hekimi
Bir Köy HekimiFranz Kafka · Martı Yayınları · 20213,640 okunma
On Bir Oğul
Beşinci oğlum, cana yakındır, iyidir; vaat ettiği, yerine getirdiğinden çok daha azdır; eskiden öyle silikti ki, insan kendini onun yanında basbayağı yalnız hissederdi; fakat yine de epey bir saygınlık kazandı.
1.487 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.