On küçük zenci yemeğe gitti;
Biri boğuldu, sayıları Dokuz'a indi.
Dokuz küçük zenci geç saate kadar oturdu;
Biri fazlaca uyuyunca sayıları Sekiz oldu.
Sekiz küçük zenci gezmeye gitti;
Biri oraya yerleşti, geriye kaldı Yedi.
Yedi küçük zenci odun kesmeye kalktı;
Biri kendini kesti, sayıları oldu Altı.
Altı küçük zenci bir kovanla oynadı.
Eşek arısı soktu birini, sadece Beş tane kaldı.
Beş küçük zenci mahkemenin yolunu tuttu;
Biri temyize gidince, sayıları Dört oldu.
Dört küçük zenci denize açılalım dedi;
Birini balık yutunca sayıları Üç'e indi.
Üç küçük zenci hayvanat bahçesindeyken;
Ayı kucakladı birini, İki tane kaldı hemen.
İki küçük zenci güneşte oturmaya kalktı;
Biri kavrulup gitti, geriye Bir tanecik kaldı.
Bir küçük zenci tek başına kalınca;
Gitti kendini astı...
Ve geriye hiç kimse kalmadı.
Fakat şimdi şunu anlamış bulunuyorum ki, hiçbir santkar şaheserini sadece kendi görerek tatmin olamaz. Sanatkarı asıl tatmin eden şey eseri değil, onun meydana getirdiği takdir ve alkışlardır.