Hun ekonomisi büyük ölçüde hayvancılığa dayanıyordu. Tarım ve di­ ğer ekonomik faaliyetler az denecek miktardaydı. Hayvanlardan elde ettik­leri ürünler ise Hunlara uzun süre yetmiyordu. Çin ülkesi ise tarım ürünleri açısından son derece zengindi. Ağır ekonomik şartların zorlamasından do­layı Çin' e karşı akınlar artıyordu. Özellikle çok zor geçen kışlarda hayatlarını sürdürmek maksadıyla Kuzey Çin' e akınlar düzenliyorlar ve ihtiyaçları için gerekli maddeleri yağmalıyorlardı. Zaten normal şartlarda sınır şehirlerinde ticaret yapılıyordu. Hayvanın çok önemli yer tuttuğu bozkır toplumunda hayatın devamı adeta hayvancılığa bağlı idi. Evcil hayvan olarak, tabii ki bütün bozkır tarihi boyunca söz konusu olduğu gibi koyun ve at ön plana çıkmıştı. Bozkır şart­larına göre en fazla bulunan at ve koyun sürüleri bir bakıma ekonominin de temeli idi. Diğer evcil hayvanlar olarak sığır ve devenin mevcut olduğunu söylemek gerekir.
Sayfa 76 - Bilge Kültür Sanat Yayınları; 5. Basım, Mart 2015Kitabı okuyor
Ecinli Mağarası
Yorucu bir eğitim-öğretim yılının sonunda okullar yaz tatiline girmişti. Denizli’de Atatürk Lisesi’nde öğretmenler olarak çok güzel bir arkadaşlığımız olmuştu. Öğrenciler ise oldukça zekiydi. Öğretmenler odasında herkes birbirine tatilde ne yapacağını soruyordu. Kimisi ailesinin yanına gidecek, kimisi de farklı ülkeleri gezmeyi planlıyordu.
Yamaç ErdoğanKitabı okudu
Reklam
Giulia on altı yaşma bastığı gün liseyi bırakıp babasının yanında çalışmayı seçmişti. Hocalarının, özellikle de onu sürekli teşvik eden İtalyanca hocasının dediğine göre yetenekli bir öğrenciydi; okumaya devam edebilir, üniversiteye girebilirdi. Ancak Giulia için atölyeden başka bir yol seçmek söz konusu olamazdı.
Bu Şiir Bu şiir yirminci asırda yazılmıştır, lâf değil Alın teridir bu, yüz karasıdır. Şatafatlı bir madalyanın bu şiir Avni Dökmeci Arkasıdır, turasıdır.. Bu şiir, şiir de değildir zaten, Öylece söylenmiş bir söz işte. Kömür ocaklarında, en güzel yaşta Ciğerlerin bahasına ekmek parasıdır. Kaderi böyle ise neylesin Belki de çıkamıyacak yarına. Bu şiir, verem illetinin aç karnına Kininli gripinle tedavisidir.. İlkokulda bir çocuk gördüm Avni Dökmeci Daha on bir yaşında, aritmetik dersinde Bayıldı, kaldı kaşla göz arasında, Duydun mu hiç? Bu açlık sar’asıdır.. Bilmem bilir misin Avni Dökmeci, Hergele Meydanı’nı, Ankara’da? Utanmış yatak yorgan satar kenarda Bir kadın, otuz beş kırk arasıdır.. Böyleleri çoktur Avni Dökmeci Yatak yorgan, çamaşır, kap kacak. Adam sen de, varsın olsun n’olacak Şimdi derdimiz kâlp yarasıdır.. Bakma şunu bunu söylediğime Hani lâf olsun diye, söz gelişi. Görsen civan gibidir, on beştir yaşı Beni düşündüren Mis Jeanne’ın mavi beresidir. Hem nemize gerek canım, Şimdi sevişmenin sırasıdır. İnsan dedikleri zaten Avni Dökmeci Yatağın ve ekmeğin maskarasıdır...
Karşılaşsak, şimdiki ben'in on altı-on yedi yaşındaki ben'e söyleyeceği bir söz olur muydu acaba? Ya da ondan bana sadre şifa bir kelâm gelir miydi? Sanmam. Çok yabancıyız.
Sayfa 75 - TimaşKitabı okuyor
Enver'in Yurdakul'un şiirine karşı çıkması
(Karabekir) Ve Enver'in söz ettiği yeni yapının bir İslamcılık cereyanı olup olmadığını sordu. Bunun üzerine Enver, Kazım'ın kışlalarda ulu orta marş gibi okuttuğu Mehmed Emin'in (Yurdakul) Ben Bir Türk'üm şiirini eleştirmişti. Muhafazakar düşüncesiyle ön plana çıkan Enver'in bu yıllarda Türkçülük fikrine nispeten mesafeli olduğu aşikardır: Ben bir Türk'üm; dinim, cinsim uludur; Sinem, özüm ateş ile doludur. İnsan olan vatanının kuludur. Türk evladı evde durmaz giderim.
Sayfa 145 - KronikKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.