Kötülüğün farkında olmak cehennemdir.
Kurban Bayramında senin “yavrumm” diye bağrına basacağın adamı, bir geceliğine kiraladığı eskortuna sor!
Bakalım o da, senin kuzunu, “dünyalar iyisi” biri olarak görüyor mu teyze?
Bir annenin, kolları arasında son yolculuğuna uğurladığı savaşta ölen oğlu, acaba karşı saflara cehennemi yaşatırken, düşmanının gözünde de o annenin gördüğü kadar melek miydi?
Ağlayınca bağrına bastığın, yatağında sarıldığın kızın, bakalım gönül eğlendirdiği, fantezilerini yaşattığı ve ansızın terk ettiği, onu ıstıraplara gark ettiği sevgilisinin gözünde de bir çiçek kadar narin midir sevgili babası?
Senin “adamım” diye yatağına aldığın kocan, dün gece pavyon çıkışı bir kadınla geceyi geçirdi. Ona, sana yapamadığı her şeyi yaptı ve sabah parasını ödeyip çıktı.
Şimdi düşün bakalım; senin yere göğe sığdıramadığın o kocan, o kadının gözünde de bu denli yükseklerde mi?..
Sözün özü; insanları ancak bize yansıttıkları kadar tanırız. Kendi iğrençliğimize ise; tıpkı kötü kokulu ortamlarda uzun süre kalan insanların alıştığı gibi alışırız/farkına varamayız.
Eğer günümüzdeki gibi, fuckbody tarzı sadece cinsellik üzerine kurulu ilişkilerimizin sayısı artar ve belli bir radde ulaşırsa; artık karşı cins hakkında olumlu düşünmekten uzaklaşırız.
Çünkü; özenli olmak zorunda kalınmayan her bayağı ilişki, insanların gerçek yüzlerini görmemize olanak tanıyan iğrençliklerle bizleri zehirler.