Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
344 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap IV. Abraham Altobelli'nin üç nesil süren karanlığın ardından güneşin yeniden kendini göstermesiyle büyük, büyük, büyük atası I. Abraham Altobelli'nin vasiyeti gereği ondan miras kalan kutuyu açmasıyla başlıyor. Zaten elimizde tutuğumuz kitapta bu kutunun içinden çıkan ve I. Abraham'ın yazdığı kitap. “Kitabın Bölümleri” yerine “Çarkın Parçaları” yazılması beklenen ama yine de hoş bir detay olmuş. Kitabın başında ailesini kaybeden Alanya'lı Atila ile Şili'li Alanya'nın (isim gerçek bir Şili ismi, kitapta benzerliğin nedeni de kurgulanmış) gerçeküstü bir şekilde bir araya gelmeleri ile kadim bir kumpasın içine giriyorlar. Zaman ve mekan kavramının yerle bir edildiği bir düzeneği ele geçiren Aryanlar dünyayı ele geçirmenin (hayatta da bunun kadar saçma başka bir şey olmaz. O güç bende olsa ilk işim Rio Karnavalını en önde seyretmek olur. Acaba çok mu küçük düşünüyorum) ve kendilerinden olmayanları yok etmenin peşinde. Ancak son parça eksik ve kehanete göre bunu yapabilecek tek kişi de Alanya.
Çark
ÇarkMehmet Mollaosmanoğlu · Güncel Yayıncılık · 200961 okunma
298 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap insanoğlunun en büyük hayallerinden biri düşünce gücü ile bir yerden bir yere naklin (sıradan bilim kurgularda ışınlama, çizgi romanlarda teleport, bu kitaptaki adı ile jaunteleme) keşfedilmesi ile başlıyor. Ondan sonra zaten 2400 yılına atlıyoruz. Saldırıya uğrayan gemisinde mahsur kalan Gully Foyle günler süren beklemenin ardından kendisini almadan geçen "Vorga" isimli geminin ardından intikam ateşi ile yanmaya başlar, olaylar gelişir. Bilim kurgu tekniğinin çok üzerinde bir anlatımla insan ırkının açgözlülüğü ve toplum eleştirisinin düşmanlığı Dünya Klasikleri seviyesinde anlatılmış olması su katılmadık bir bilim kurgu bekleyenleri hayal kırıklığına uğratabilir. Tıpkı bende olduğu gibi... Özellikle ilk 4 bölüm aşırı derecede sıkıcı geldi. Arkasından 5 ve 6 bölüm ile hızlanan tempo, sonrasında giderek düştü ve son bölümde neredeyse dayanılmaz bir hal aldı. Gelecekteki yaşamın kaotik olması klişesini saymazsak (ki kitabın yazıldığı tarih itibari ile bu klişenin öncüsü olabilir, saymayalım) kurgu açısından kusursuz olduğunu söyleyebilirim. umutcalisan.com/2014/04/kaplan-...
Kaplan! Kaplan!
Kaplan! Kaplan!Alfred Bester · İthaki Yayınları · 20171,404 okunma
Reklam
Köpek gitti. Özlüyoruz onu. Kapı çalınca kimse havlamıyor artık. Eve geldiğimizde bizi bekleyen yok. Hâlâ evin etrafında veya giysilerimizde beyaz tüylerine rastladığımız oluyor. Topluyoruz onları. Aslında atmamız gerekir. Ama ondan bize kalan tek şey bunlar. Atmıyoruz. Çılgın bir arzumuz var - yeterince tüy toplayabilsek, köpeği tekrar birleştirebiliriz belki.
İnsan soyu, çok monoton bir yapıya sahip. Çoğu insan, zamanın büyük bir kısmını yaşamak için harcıyor; geriye kalan birazcık özgürlük ise onları o denli korkutuyor ki, ondan kurtulmak için ellerinden ne gelirse yapıyorlar. Ey insanoğlu ve kaderi!
Savaşta ahlak yoktur dediler. Ama yamyamlar asla bir günde yiyebileceklerinden fazlasını öldürmezler. Sizin savaşlarınızda, birkaç dakika içinde binlerce kişi ölüyor. Belki de sizin komutanlarınıza savaşın beş dakika sürmesi için anlaşmaları konusunda bir öneride bulunmak yerinde olur. Böylece tüm ana babalar savaş alanına gelirler, çocuklarından geri kalan parçaları alır, eve götürüp gömerler. Ondan sonra bir beş dakika daha savaşıp savaşmamak söz konusu olursa, eminim savaşlar biter. Baştan aşağı anlamsız olan bir olaydan anlam çıkarmak çok güç.
Sayfa 111Kitabı okudu
Dün tütüncüdeki kasiyerin intihar ettiğini söylediklerinde inanamadım. Zavallı, demek ki varmış! Onu hepten unutmuştuk oysa, tanımayanlar kadar biz tanıyanlar da. Yarın daha da çok unutacağız. Bir ruhu varmış meğer-kendini öldürdüğüne göre buna şüphe yok. Ya tutkuları? Dertleri? Elbette... Ama bütün insanlığa olduğu gibi bana da ondan tek kalan, pis, omuzlara oturmayan bir ceketin üzerinde salınan, saf bir gülümsemenin anısı. Fazla hissetmekten kendini öldürecek kadar şiddetle hissetmiş bir adamdan bana kalanların hepsi bu kadar, insan herhalde başka şey için kıymaz kendi canına...
Sayfa 389
Reklam
Hayatın veremediği bütün sözleri sen vereceksin. Verdiğin sözleri hep sen tutacaksın. Çok kırılacaksın. Ondan beklemediğin ondan gelecek. Ama kursağında kalan sözleri hiç sarf etmeyeceksin. 'En yakınlarım' dediklerinin dahi sana zaman zaman ne kadar uzak olduğunu fark edeceksin.
Bir Nedeni Yok Yalnızca Öptüm Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.