1972’de İstanbul’da doğdu. Marmara Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nü bitirdi. 1992 yılında bir kadın dergisinde gördüğü ilanda “Bir gençlik dergisi için yazısına güvenenleri bekliyoruz” yazıyordu; kalktı gitti, kapıyı Kanat Atkaya açtı. O yıldan bu yana çeşitli gazete ve dergilerde, televizyon ve radyolarda muhabir, editör olarak çalıştı. 2013 yılından beri New York’ta yaşıyor.
Hani polisi destan yazıyordu ya, bir annenin saçının teline kıyamadığı bir çocuğu komaya sokmuşlardı.
Berkin, komada bir yaş büyüdü, komada kalbi durdu, bir daha çalıştı. 45 kiloydu, 16 kiloya düştü. 16 Haziran günü, bütün ekmekler yere düştü.
Şimdi benim için uzak ülkenin saati başka başbakanı her gün bir şehirde hızlı trenleri, köprüleri, yapacakları yolları, dağıtacakları tabletleri anlatıyor. Bindirilmiş kıtalar bayrak sallayıp "Dik dur eğilme" diye bağırıyor. İstediği kadar açılış yapsın, istediği kadar kurdele kessin, farkında değil, sırtında 16 kiloluk bir kamburla duruyor podyumda.
Sonra bir gün geliyor. Palavrayı bırakıyoruz. Kılıçlar ortadan kalkıyor. Bir çift el hep omzumda.
Düşüyorum, beni o ayağa kaldırıyor.
Ben gülerken o ağlıyorsa, ben de ağlamaya başlıyorum. Onu üzen beni de üzüyor, beddualarımız çiftkaplan gücünde tutuyor.
Ona depresyon hırkalarımı veriyorum. ‘Güzelmiş be senin tarzın’ diyor. Son ses Ahmet
Herkesi anlıyorsun. Bir vakitler elime geçse bir kaşık suda boğarım dediğin şimdi yamacına gelse, ne kaşık ararsın ne su. Hayatın cevap anahtarı olsa hemen çevirip arkadan cevaplara bakarsın da hayat soruyu unutturuyor bazen.
"En çok kim seviyor seni?... En son ne zaman kendi hatrını sordun?... Kaç defa düştün, kaç defa ayağa kalktın?... En son kime, “Senin kredin sonsuz bende” dedin de sonra dostluğunu takside bağladın? Vazgeçtiklerinle vazgeçemediklerinin boyları kaç metre olmuş biliyor musun? Şimdi sana kaybolan yıllarını verseler geri alır mısın?... Hayat bu. Sonra bir bakmışsın aklını, kalbini merdaneye kaptırmışsın..."
Kimi yerde duygusal ve içe dönük kimi yerde gerçekçi, sert ve dışa dönük yazılar... hayata dair okunası yaşanmışlıklar, yaşanılabilir ihtimaller, aile ve çevremizi oluşturan kişilerle olası anılar üzerine keyifle ve kesintisiz okuyabileceğiniz bir kitap.
Kitap ismi de tam yerinde...
Böyle bir arkadaşın gibi konuşur ve anlatır sana Elif key. Hayatini,çocukluğunu, ve şimdiyi...Yaşanmış olayları da arada irdeleyerek hem gülümsetti hem de üzdü yazar.
Kitapta, gündelik hayatın akışında unuttuğunuz veya herhangi bir sebepten ötürü es geçtiğiniz çok fazla şey bulacağıniza da eminim.
İyi okumalar diliyorum
Hani bazı kitapları bir solukta okursunuz ya, işte ben elif key'in kitabını da o şekilde bitirdim. Biraz siyasi iğnelemeleri biraz hayattan gayeler çok başarılı ve çok güzel bir şekilde dökmüş düşüncelerini sayfalara. Tavsiye ederim...
“Hiç tanımadığınız biriyle bir yerde oturup bir şeylerden sohbet etme hissi bu kitap. Siz susuyorsunuz Elif Key anlatmaya başlıyor; bugünden, dünden, eskiden olup artık olmayanlardan, çocukluktan, büyümekten, aşktan, arkadaşlıktan, toplumdan, aileden.. belli bir konusu yok kitabın. Bence bize iki çay söyle gibi bir kapak yazısı seçmesi de bundan. Bize iki çay söyle dediğiniz bir arkadaş gibi görünüz kitabı ve öyle değerlendiriniz.Ben eseri sıcakkanlı buldum”