Hayal kırıklıklarını hiçbir alçı tutmuyor...
Geçmişim, hiç geçmeyecek, zannedilen günlerden ibaretti...
Reklam
" Düzelteyim en baştan; Sabahattin Ali ölmedi, başına sopa vurarak öldürdüler. Orhan Veli belediyenin kazdığı bir çukura düştü ve akabinde beyin kanaması geçirip öldü. Nazım Hikmet şiirleri ve yazıları yüzünden birçok kere yargılandı sürgünde, vatan hasretiyle öldü. Ahmet Hamdi Tanpınar ölmeden evvel yazdığı pusulada; "İçimde her şey alt üst. Bittabi hastalığımdan ziyade parasızlıkla meşgulüm. Cebimde yalnız bir lira var. Parasızlığım büyük hastalıklar gibi hemen hemen hiçten başladı, büyüdü, çoğaldı beni altına aldı. Etrafım alacaklı ile dolu. Cebimde borç senetleri var.” diye not düştü tarihe. Mehmet Akif Ersoy durumuna üzülüp, yiyecek ve ev eşyası getirmesinler diye oturduğu adresini değiştirdi nihayetinde yoksulluk içinde öldü. Peyami Safa’da keza aynı akıbeti paylaştı. Safa, ev kirasını ödeyebilmek için telefonunu satılığa çıkardı ve son günlerinde hayatının özetini ; “Yarım asır süren uzun bir mahrumluk, hastalık ve işkenceden başka bir şey olmamıştır.” diyerek dile getirmeye çalıştı. Onat Kutlar bombalı saldırıda katledildi. Ümit Kaftancıoğlu “solcu olduğu için” silahla tarandı. Musa Anter hain bir pusuya kurban gitti. Metin Altıok ve Behçet Aysan’ı diri diri yaktılar. Uğur Mumcu arabasının altına konan bomba sonucu faili meşhur bir suikaste kurban gitti. Unutmadan; Can Yücel’in mezarını balyozla parçaladılar. Söyleyeceklerim bu kadar.”
"Kendimi baştan sona yalanlardan ibaret bir cümlenin içinde unutulmuş virgül gibi hissediyorum."
Uzun uzun susmaların vardı senin. Dalıp gitmelerin, gidip dönmeyişlerin. Oysa ben saatler hatta vaatler dolusu cümleler kurmak isterdim sana. Dinlesen, duysan kalırdın biliyorum. Ama olsun. Kaldıktan bir müddet sonra terk ederdin beni yine. Ziyanı yok, canın sağ olsun. Çünkü sen de, içinde bir yerlerde ben yoktum. Zaten bir insan, yoğun hislerle sevdiği insanın kalbinde yeterince yer bulamıyorsa kendine, ona hadi geçmiş olsun... (Önder Deniz Çavuşlar)
Uzun uzun susmaların vardı senin,dalıp gitmelerin gidip dönmeyişlerin. Oysa ben saatler hatta vaatler dolusu cümleler kurmak isterdim sana. Dinlesen duysan kalırdın biliyorum. Ama olsun. Kaldıktan bir müddet sonra terk ederdin beni yine. ziyanı yok canın sağolsun. Çünkü sende içinde bir yerlerde ben yoktum. Zaten bir insan yoğun hislerle sevdiği bir insanın kalbinde yeterince yer bulamıyorsa kendine, ona hadi geçmiş olsun.
Reklam
Bir insan, bir insana yaşadığı onca acıya, yılgınlığa ve hayal kırıklığına rağmen rastlayabilir ve de sevebilir miydi?
" Biz daha çok hayallerle yaşıyor, gerçeklerle ölüyoruz. "
Kendimi baştan sona yalanlardan ibaret bir cümlenin içinde unutulmuş virgül gibi hissediyorum” dedim. Sigara paketinin jelatinini, kutusundan sıyırıp aldı ve karton kapağındaki boşluğa şunu yazdı: “İnsanların çok mühim, onca gündelik telaşları arasında seni hatırlayacaklarını mı sanıyorsun kuzum? Yazık. Hem bilmemen imkansız! İnsan bir başkasını yalnızca, canını o kişi yaktıysa ya da ondan bir menfaati varsa hatırlar…
393 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.