Gunay Guliyeva

Gunay Guliyeva
@ondine
Edwin r. Wallace
Bilinçdışı güçlerin davranışlarımızı bilinçli olanlar kadar, hatta onlardan daha çok belirledikleri ve gerçekten, bilinçli güdülenmelerimizin genellikle bilinçdışı olanların türevleri oldukları önermesi dinamik psikiyatrinin temel taşıdır. Herhangi bir kişide iktidarsızlığın altta yatan yoğun erkeksi cinsel ve saldırgan dürtülere karşı bir tepki olabileceğinin, yine bir başkasının Don Juan'ımsı davranışlarınsa, bilinçdışı uygunsuz erkeklik duygusunu örtebileceğinin farkındadır. Bilinçdışı düşüncesi çoğu kişiye saçma gelir, özgür irade kavramının aşağılanması olarak değerlendirilir. İnsan davranışlarıyla ilgili, açıklanamayan fenomenler ve tutarsızlıklar bu kavramı zorunlu kılmıştır. Her okur birinin adını unutmuş ya da bir eşyayı yanlış yere koymuş, sonra da beklenmedik bir şekilde ve kendiliğinden bunu hatırlamıştır. Bilgiler daha sonra geri döndüklerine göre, öteden beri zihinde bir yerde değillerdi. Başka bir deyişle, bilinçdışı durumdaydılar.
Reklam
Cioran
metafizik bir vatansızım ben; Roma imparatorluğunun sonunda kendilerini ''dünya vatandaşı'' hisseden o stoacılar gibi biraz; hiçbir yerin vatandaşı olmadıklarını söylemenin bir tarzıydı bu.
Cioran
iktidar şeytanidir: şeytan, iktidar hırsı olan bir melektir sadece. İktidarı arzulamak insanlığın uğradığı en büyük lanettir.

Reader Follow Recommendations

See All
Cioran
bir kitap herşeyi altüst etmelidir. okuru okumadan evvelki halinde bırakan kitap başarısız bir kitaptır.
Tiranlığa direnmek, Tanrı'ya itaat etmektir. -Susan B. Anthony
Reklam
Toplumun temel karakteristiği, topluluk içerisinde geçerli, duygusal unsurlar katılarak birey için oluşturulmuş psiko-sosyal standartları barındırmasıdır. bu yüzden iki farklı kültürde (söz gelimi Almanya ve İran) psiko-sosyal standartlardan 'nezakete dair farklı yaklaşımlar, davranışlar ve beklentiler vardır. Nezaket yoksunluğu her iki toplumda da sosyal psikolojik ve psikosomatik rahatsızlıklara yol aça bilir. her nasılsa iki farklı toplum da nezaket kavramından ayrı ayrı anlamlar çıkarır. en basit örnekle Almanyada yemeğin tümünü bitirirseniz, bu ev sahibine yapılan bir komplimandır, İrandaysa tabağında yemek bırakmak kıbarlık sayılır.
Ritüellerin arasındaki farkın arkasında kimliği oluşturan farklı kavramlar yatar. Batıda, benlik bireyin kimliğinin merkezidir. ''Ben iyiysem, ailem de işim de iyidir'' diye kabul edilir. Buna karşılık Ortadoğuda farklı bir yaklaşım vardır. Kişi '' ailem iyiyse o zaman ben de iyiyim'' diye düşünür. Aile kişinin özsaygı ve kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır.
''Eğer iki kişinin birer elması varsa ve onları değiş tokuş ederlerse, hala birer elmaya sahiptirler. Ama aynı ikili birer fikre sahipse ve onları değiş tokuş ederlerse, her biri ikişer fikre sahip olur''.. George Bernard Shaw
Rank'a göre sanatçı döneminin ölümsüzlük kavramına ilişkin egemen ideolojisini kabul etmeyen ya da etmek istemeyen bir kişidir. bunun nedeni söz konusu ideolojinin kendisininkinden farklı olmasından başka, sanatçının bu ideolojiye kolektif olması dolayısıyla karşı çıkmasıdır. çünkü sanatçı bireysel ölümsüzlük fikrinin ardındadır.
tarihsel süreç içinde değişik sanat dallarında üretilen eserlerin hiyerarşik önemi konusuna baktığımızda, bazen sözlü sanatların öne geçtiğini, örn. şairin sanatının tanrısal esinle ortaya çıktığının kabul edildiğini, ressam ve heykeltraşlara ise daha alt seviyede bir yerin ayrıldığını görüyoruz. öyle ki ressam ve heykeltraşlara yaptıkları işin karşılığı olarak ücret ödemeyi kabul ede ilk çağ düşüncesi, tanrısal esinin bir aracı olan şaire para ödeme fikrine sıcak bakmıyordu.
Reklam
mitografik bir perspektiften bakıldığında yazar bir statü insanı olarak özellikle Raglan'ın tanımladığı kurban kavramıyla bağlantılıdır. zengin ve ferah içindeki kişinin bu tanıma uymayacağı açıktır. bu bakımdan sanatçı/yazarın eski anonim kimliğinin bir parçası olarak yoksul, derbeder, bohem bir hayat yaşaması ve çile çekmesi, varlıklı olmasından daha olağan bir durumdur.
Shelley '' A Defence of Poetry'' (Şiirin Savunması) adlı yapıtında yazar: şiir Platonik ideaların yeniden yaratılmasına yönelen mimetic (doğadakini yansılama) özellik taşıyan bir sanattır. şair, yani sanatçıysa toplumun kurucusu, topluma ruhsal ve yasal temelini veren kişi olma özelliğindedir.
sanatçı biyografilerinde öncelikle vurgulanan şey, gelecekte sanatçı olacak kişinin çocukluk döneminin olağanüstülüklerle dolu olmasıdır. Bu olağanüstülük durumu, sanatçının yeteneğinin çok erken bir çağda ortaya çıktığının kabul edilmesi düşüncesine dayanır. bu vurgulamanın birbiriyle bağlantılı 2 amacı var: 1.çocukluk olaylarının yetişkinlik yaşamını önemli ölçüde belirlediği kabul edilmekte, 2. küçük bir çocuğun büyük bir yetenekle doğmuş olmasının tanrısal bir seçimi gösterdiğinin altı çizilmekte.
ilk sanat eseri dini amaçlar için üretilmiş nesneler olup, dini törenler sırasında ya da büyü yapmakta kullanılıyordu. bu tür kullanımda, üreticinin adının anılması gerekli değildi; hatta, törenin toplumsal niteliği dikkate alındığında, belki de eylemin doğasına aykırı düşeceği için, bu adın gizlenmesi gerekiyordu.
Rogers a göre psikolojik olarak sağlıklı veya kendini tam olarak ortaya koyan insanın özellikleri şöyledir: 1. Tüm yaşantılara açıklık, 2. Her anı dolu-dolu yaşama eğilimi, 3. Kişinin başkalarının düşünceleri veya mantığı yerine kendi iç güdüleri ile davranabilmesi yeteneği, 4. Düşünce ve davranışta özgürlük duygusu, 5. Yüksek düzeyde yaratıcılık
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.