464 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
36 saatte okudu
Thomas Hardy (1840-1928) Yayınlanma Tarihi 1895 Kır ve köy romanları yazarak, İngiliz romancıları arasında Viktorya döneminin en önemli yazarı sayılan Thomas Hardy kır manzaralarının tasvirinde, yerli hayatı ve köylülerin ruh hallerini inceler. Hardy’ nin romanı güney batı İngiltere’de bir bölge olan Wessex’de geçer. Fakat şehir isimleri
Adsız Sansız Bir Jude
Adsız Sansız Bir JudeThomas Hardy · İletişim Yayınevi · 20141,165 okunma
Bugün ve Yeniden Doğanlara Gnydn
“Hayatında iki önemli gün vardır, biri doğduğun gün, diğeri de neden doğduğunu keşfettiğin gün.”
Reklam
Günaydınlarr ..
Ölmeyi herkes bilir. Önemli olan, ayakta kalabilmeyi öğrenmektir ..
Günaaaydıııın 🌞🌻💛🌿 Hiç önemli değil, Ne kadar uzakta ve nerede olduğun.. Gözlerimi kapatırım ve sen olursun.. Düşlerimde, Orada kalırsın biz buluşuncaya dek...
Ahmet Telli
Ahmet Telli
GörBeni 267
Direnişi o an kırıldı Ülkü’nün. Kendinin ne giyeceği önemli değildi, onun için iş işten geçmişti ama İlmiyenin de bu duyguları yaşayarak aşağılanmalar hissetmesini istemedi. Haklıydı ablası, çaresizdiler. Çaresizliklikleri belki önemsiz gibi görünüyordu, alt tarafı kıyafetleri yoktu ama toplum içinde var olmak, kimliğini en uygun, en yakışır şekilde ortaya koymak, saygı bulmak için tek yoldu iyi giyinmek . Üste başa bakarak insan yerine konulan bir gelenekten geliyordu insanlık, adım adım insanlığından uzaklaştırılarak. Moda içtekini dışa yansıtabilmek için araç olduğundan beri insanlar kestirmeden kimliklerini sunmak için yarışır olmuşlar, kimliği beğenilen bir diğeri gibi giyinmek, görünmek, sürüler halinde birbirini taklit etmek, kişiyi keşfetmesi gereken özünden uzaklaştırırken kalabalıklara yaklaştırmıştı. Başkasının beğenisinde olmak kendini bilmekten çok daha anlamlı hale getirilirken aslında hayatın içi boşaltılıyor ve yaşam anlamsızlaştırılıyordu. Bunu biliyordu Ülkü, o yüzden diğerlerinin kendisi ile ilgili ne düşündüğünü önemsemiyordu, kendi anılarına sarılmış, geçmişin acısından sıyrılabildiği için şükrederek, aza kanaat ederek yaşıyordu. Aza tamah edenin çoğu asla bulamayacağını biliyordu ama kendi geçtiği buhranlardan İlmiye ve Ali’nin geçmelerini, zedelenmelerini istemiyordu. Bu çaresizliği kamufle etmezlerse İlmiye ve Ali de o bitmek bilmez yoksunluktan nasiplerini alacaklar, Ülküye bulaşan bu yetersizlik duygusu ile onlar da boğuşmak zorunda kalacaklardı.
Buranın güzel ya da çirkin, daha geniş ya da dar olması önemli değil; ben, kendi seçtiğim yerde oturmak isterim, diyorum içimden durmaksızın.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.