Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
_Retorik, ikna etme ve tartışma sanatıdır; Diyalektiğin eşdeşi ve bir dalıdır, aynı zamanda da törebilimin dalıdır. _Retorik, bilimsel inceleme değil, sadece kanıtlar sağlama yetisidir. _Retorik, mantık bilimi ile politikanın etik dalının bir bileşimidir ve kısmen diyalektiğe, kısmen de sofistik usavurmaya benzer. Fakat biz ister diyalektiği ister
HİTLER NASIL ÖLDÜ?
Sığınağın içindeki Adolf Hitler, sonuna kadar ümidini yitirmemiştir. O, Alman zaferine inanmaya devam ederken, Ruslar Berlin’i çepeçevre kuşatıyorlardı. Sovyet askerleri başkentin dörtte üçünü işgal ettikleri anlarda, Hitler hâlâ Wenck’i imdada çağırıyordu. Wenck gelecek, düşmanı kendi ülkesine kadar kovalayacaktı. Ortada yalnız Adolf Hitler’in
Reklam
Şu an odanızda yalnız olduğunuzu mu zannediyorsunuz? Kendinizi en yalnız zannettiğiniz anlarda bile yalnız olmadığınızın bilincinde misiniz? Söylediğiniz her sözün, aklınızdan geçen her düşüncenin, yaptığınız her davranışın, yapmanız gerektiği halde yapmadığınız veya ertelediğiniz her şeyin noksansız kayıt altına alındığını… Yazıcı meleklerin
Bizi, tanımadığımız insanlar kurtardı. Onlar, benim için neden yabancı olsunlar ki?
“İyilik isteğiyle” baş edebileceğini asla tartışmıyorum; ancak insanın dayanamayacağı bazı olaylar ve koşullar vardır: “Bu gibi ayrıntılar kendiliğinden ortaya çıkar” ve kişiyi alır götürür. Baylar, burada bu “duygululuk” üzerine söylediklerim hiç de boş şeyler değil; basit gibi görünmesine karşın, son derece önemli bir konudur, hatta herkesin
1944-1947 TÜRKÇÜLÜK DAVALARI: BAŞLICA KARABASAN OLAYLARI* Necmettin Sefercioğlu Karabasanlar döneminin olayları; Türkçü Hüseyin Nihal Atsız ile komünist Sabahattin Ali (Alı) arasındaki bir "hakâret davası”nın Ankara'da görüldüğü 3 Mayıs 1944 günü yapılan gençlik yürüyüşü ile başladı. O gün, duruşma salonu uygun büyüklükte olmadığı
Reklam
Uzun ama ilginç ve okunası..
İstefanos Tutuklanıyor * Tanrı'nın lütfuyla ve kudretle dolu olan İstefanos, halk arasında büyük belirtiler ve harikalar yapıyordu. Ne var ki, Azatlılar Havrası diye bilinen havranın bazı üyeleri ve Kirene'den, İskenderiye'den, Kilikya'dan ve Asya İli'nden bazı kişiler İstefanos'la çekişmeye başladılar. Ama
Sayfa 168 - ELÇİLERİN İŞLERİ 6-7-8Kitabı okudu
Dördüncü Bölüm - Selim'in günlüğü
...Ben de darıldım onlara işte. Yolda, onlardan birini görünce, sıkılarak gülümsüyorum. İçimden geçenleri saklamak istiyorum. Onların içinden ne geçtiğini anlayamıyorum; yüzlerinden belli olmaz ki duyguları. Bu nedenle, yüzlerini görmek içime sıkıntı veriyor. Sıkıntıma onlar sebep oldu sanki. Hepsi de sanki hiçbir şey olmamış gibi rahatça yürüyor
Bizim olan kaldırımlara ayaklarını vura vura yürüyorlardı. Onlar yürüdükçe yerin bile canı yanıyormuş gibi geliyordu bana.
Bütün sokak yanıp kül olmuştu. Nineler dedeler ve çok sayıda küçük çocuk yanmıştı, çünkü diğer herkesle birlikte kaçmamıştı onlar, kendilerine dokunulmayacağını düşünmüşlerdi. Ama yangın kimseye merhamet etmemişti. Yürüyorsun, yerde kapkara bir ceset, yanan yaşlı bir adam demek. İleride, küçük, pembe bir şey görüyorsun, demek ki yanan bir çocuk. Kömürleşmiş kalıntılar üzerinde pembe pembe yatıyorlardı... Annem mendilini çıkarıp gözlerimi bağladı...
Reklam
Ağıtlar Kitabı Ermeni Kilisesi’nin bağrından çıkmış olsa da sadece onlar için değildir. Grigor’un mesajı her kuşaktan bütün insanlığı ilgilendirmektedir “İnleyen bir yüreğin sesi, iç çekişleri ve kederli feryatlarını, Sana sunuyorum, ey Gizleri Bilen, Zihnimin tereddütlü meyvelerini Kederli canımın ateşinde yanan lezzetli bir kurban
724 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Bu kitap tüm Tutunamayanlar'ın kitabıdır. Hiçbir kitabı böyle samimi ve saf bir sevgiyle okumamıştım. Ve... Selim'e de bu duyguyla aşık oldum. O kadar çok sevdim ki... Sanki onu yıllardır tanıyormuşum hissi var içimde. Ve tutunamayanlardan olduğumu bu kitabı okuyana kadar hiç fark edememişim. Şimdi daha iyi anlıyorum her şeyi. Selimliği iyi
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,6bin okunma
O günlerden bir şey kaldiysa geriye,onlar da sadece bizim hafızalarımızda kaldı.
Sayfa 174Kitabı okudu
“Tek bir ağaç bile çiçek açmamıştı... Bütün tomurcukları yemiştik.” . “Babamın satın aldığı ilk botları ayağıma giydiğim anı hala hatırlıyorum. Ormanda dolaşırken üzerleri çizildiğinde nasıl kahrolduğumu da..o kadar üzülmüştüm ki şöyle geçirmiştim içimden; botlarım çizileceğine keşke ayağım yaralansaydı en azından kabuk bağlayıp iyileşirdi.” . ” Oturmuş kafa patlatıyoruz; fare yakalasak mesela eti yeniyor mu farelerin? Baştankara yenir mi? Saksağan yenir mi peki? Annemiz tombik böceklerden neden çorba yapmıyor?” . . İkinci Dünya savaşında Almanların Rusyayı işgali sırasında çeşitli yaşlarda çocuk olanların o günlere dair anıları. Onlar bu savaşın son tanıkları!
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.