"İnsan, doğası gereği hep en yakın ve en baskıcı sonuca yönelmektedir. Önce ihtiyaçlarını, sonra zevklerini düşünmektedir. Tarım, tıp, savaş, uygulamalı siyasetle, sonra şiir ve sanatlarla uğraşmakta ve felsefeyi en son düşünmektedir; ve kendi üzerine geri döndüğünde ve düşünmeye başladığında, yargılama eylemine kurallar koymaktadır, bu mantıktır; söylemlerine koyduğu kurallar gramer, arzularına ise ahlaktır. Bunları yapınca kendini teorinin zirvesinde hissetmektedir"
Destutt de Tracy, Elements D'ldiologie, s. 2, c. I, önsöz.
Sayfa 137 - Les mots et les choses : Une archéologie des sciences humaines. İmge Kitabevi Yayınları, İkinci Baskı Ekim 2001, ISBN: 975-533-075-5]Kitabı okuyor
"Kişinin güzelliği ve süsü, ruhuna yerleşmiş olan edebî kültürüdür." Sayfa 324
Hariri; Arap Edebiyatının en bilinen isimlerinden olup 1054 Basra doğumludur. Vefatı ise yine Basra'da 1122 yılı olarak bilinmektedir.
Kendisine dünya çapında bir ün sağlayan eseri ise işte bu Makamat'tır. Eser, 50 tane makameden (küçük hikaye)
Son dört ayda okuduğum en güzel roman George duhamel'in Gece yarısı itirafı dersem abartmış olmam.
Louis Salavan müdürünün kulağının kenarındaki et benini yalamaya çalılırken işten atılır. Roman böyle başlıyor. Normalde burda kitabı yarım bırakırdım; ama hayır Sabahattin Eyüboğlu'nun önsöz yazısına güvenip romanı bitirdim.
Bana zaman zaman Oblomov'u, aylak adamı ve alıklar birliğini hatırlatmadı değil. Tabi Thomas Bernard'ın Bitik Adam da buna dahil.
İşten kovulur, annesi o söylemeden takma kafana der. Arkadaşı Lonuie'nin zorunlu yemek misafiri olur, hiç tanımadığı bir adamın peşine takılıp daktilo ile yazı yazıp günü kurtarır. Bir yandan Margarite'nin platonik aşkıyla vicdan muhasebesi yapar. Ve sonunda evi terkeder.
Son bölüm tutunamayanlar'da bana Turgut Özben'i sık sık hatırlattı. Çok kısa bir anlatım olmasına rağmen kesinlikle okumaya değiyor. Eğer sizde değerszlik ve karamsarlık duygusu hakimse okuyun. Okuyamazsanız benim alıntılarıma bakmanız yeterli.
Önsöz anlamına gelen mukaddime İbn-i Haldun'un genel tarih alanında yazmış olduğu eserdir. Gayet tatmin edici olan bu eski eser okunmayı ve anlamayı hal ediyor.
Merhaba PatokurBugün sana hem polisiye hem de buram buram aşk kokan bir kitaptan bahsedeceğim. Yazarımın sevecenliği ayrı olay @aynilyuksel - Eylül Rüzgarı
Kitabı açar açmaz karşınıza oldukça samimi önsöz çıkıyor. Burası için aslında yazarın yazma serüveni diyebilirim. Bir de Tuna var tabi... Ah ne benzettim kendime bu hem kitapları hem kedileri
İnstagramda yazılan inceleme ve beğeni yorumlarının bir kısmının ranta yol açtığı, birilerinin bu yorumlardan nemalandığını bilenleriniz vardır. O yüzden burada yapılan yorumlar objektiflikten uzak yorumlardır çoğunlukla. Eğer bir kitap hakkında bilgi edinilmesi isteniyorsa, inceleme metinlerine müracaat edilmesi kaçınılmazdır. Makalelere veyahut
Necip Fazıl Kısakürek 'in isteği üzerine yazılmıştır, üstadın Dünya Bir İnkılap Bekliyor adlı kitabının bir devamı gibi olduğunu düşünüyorum zaten kitabın önsöz mahiyetinde olan girizgah bölümünü de Üstad Necip Fazıl Kısakürek bizzat kendi yazmıştır.
Kitap Armstrong, Kusto,
Roger Garaudy gibi isimlerin müslüman oluşu üzerinden İslam'ı ve İslam inkılabını anlatıyor Toynbee'nin dediği "denenmemiş tek nizam İslam" sözünün tüm muhtevasını açıklıyor...
Batının kendi kendisini muhasebe ve murakebe ederken sorduğu sorular, tesbitler ve teşhisler... Mütefekkir Massignon:
- ''Kalabalık bir orkestramız, zengin bir paletimiz veya çeşitli kaynaklarımız var. Kurnazlık ve ustalıkta o kadar çok şey biliyoruz ki, belki şimdiye kadar hiç kimse bunları bilmedi. Hayır! Bir şeyimiz eksik: DEĞİŞMEYEN PRENSİBİ BİLMİYORUZ, EŞYANIN RUHUNU TANIMIYORUZ, MEVZU HAKKINDA FİKRİMİZ DAHİ YOK... Notlar alıyoruz, geziler tertipliyoruz... Yazık, yazık... Bilgin oluyoruz, arkeolog oluyoruz, tarihçi, doktor, işçi veya zevk insanı oluyoruz; neden yapıyoruz bütün bunları ? İyi güzel de, KALB NEREDE? İLHAM NEREDE? AĞACIN SUYU NEREDE? NE YAPMALI VE NEREYE GİTMELİ?..
Biz bir yana, bu suallerin cevabını ünlü İngiliz tarihçi Toynbee veriyor:
-''İstikbal İslamındır! Denenmemiş bir tek o var!''
Yine çok uzun bir şiir okudum hissiyle yine bir mario levi okumlamasını sonlandırmış bulunuyorum. 5 önsöz ve 9 ayrı anıdan oluşan kitapta yine İstanbul hatıralarını anlatan yazar geçmişini, geçmişte yaşadığı yaşamı her şeyin gemiş oluşunun verdiği o uzak bakış, o soğuklukla anlatmış. Şiirselliğinin dışında kitap isimleriyle de beni benden alıyor mario levi. Yaşama bakış biçimi olarak barış bıçakçı kadar karamsar olmasa da tarzlarını benzetmeye başladım bir miktar. Bir Şehre Gidememek i çok daha fazla sevmiştim ama bu da harika sayılacak bir kitap.
Geçmişe, yaşantılarımıza dair şiir tadında, romantik hatırlamalar veya bir kendini ifade etme biçimi okumak isterseniz başucunuzda bir mario levi bulundurun.
Bir yazar O'nun için İslâm'ın Montesquieu'südür der. Çağının çok önündedir. Bir "değişim teorisi" geliştirmiştir. Yeni bilim düşüncesinin müjdecisi ve modern metodolojinin öncüsü olarak görülür...
...O'na göre, göçebeler, (bedeviler), şehirlilere (hazarilere) göre iyiliğe daha yatkındır. Çünkü bolluk, rahatlık, arzu ve heveslerine düşkünlük, şehir ahalisini iyilikten uzaklaştırır... (4)
...İbn Haldun'un kullandığı anahtar kavram asabiyettir. Grup duygusu (Group feeling) olarak da adlandırılan asabiyet (5), bir topluluk veya toplumun bireyleri arasındaki yardımlaşma ve dayanışmayı sağlayan, direnme ve atılım yapabilmeyi mümkün kılan toplumsal bağlılık duygusudur.
(4) İbn Haldun; Mukaddime I; Çev. Ugan, Z.K.; Önsöz, MEGSB Yay. İstanbul, 1998, s.310.
(5) Demir Ö; Acar, M.; Sosyal Bilimler Sözlüğü, Ağaç Yayınları, İstanbul, 1992, 25.
Kardeşi Sezer Duru’nun, çoğu yazılarını almanca yazan Tezer’in kalıntılarını toplayıp, çevirisini yapmış ve Tezer gibilerine yani bizlere armağanıdır bu kitap.
Ve ayrıca,Ferit Edgü’nün, Tezer’in #kalanlar adlı kitabı için önsöz yerine kaleme aldığı giriş metni yer alır ki, sanki Tezer'i değil de.
Bizi, bize anlatmış gibi...
Tezer’den kalanlar
bu kitapta tezer’den kalanlar var.
ardında bıraktıkları. yaşadığı anların notları.
Hiçbiri yayımlanmamış, ama yayınlanmak üzere yazılmış.
Evet, anları severdi tezer.
Onları yazdı. Acıyla,yalnızlıkla,ama aynı zamanda coşkuyla, aşkla dolu anlarını.
Anlarının anılarını, başkaldırma anlarının.
Özlünün kalemi bilindiği üzere pavese'ye benzer. Ama bu kitapta yaşattığı buhran, her geçen sayfada, beni biraz zorladı.
Lakin şunu da belirtmek isterim ki, kitaptaki bazı cümleler inanılmaz çarpıcı, okuyunca hayata dair bir şeyler gözümüzün önüne geliyor.
Tezer Özlü'nün günlük ve anlatılarının birleştirilmesiyle oluşturulan, ölümünden dört yıl sonra basılan kitabı #kalanlar'ın sayfalarına konuk olmak isterseniz buyrun...
KalanlarTezer Özlü · Yapı Kredi Yayınları · 20196,1bin okunma
Mekke devrinde inmiştir. Yedi ayettir. Kur'ân-ı Kerîm en özlü dua olan Fâtiha süresi ile başladığı için ona başlangıç, giriş, önsöz anlamında "Fâtiha" adı verilmiştir. Kitab'ın özü ve temeli anlamında "Ümmü'l-Kitâb",(Buhari, Tefsir 1/1) devamlı tekrarlanan yedi åyet anlamında