Kitabın kapağı çok ilginç. Bir insanın kafatası tasarlamışlar. İçinde düşünen bir el var gibi.
Çevirmenin sunuşunu uzun buldum. Kitabı çevirmek yerine kendi yorumunu eklemiş. Herkes onun gibi yorumlamak zorunda değil. Ayrıca okuyucu bu kitabı anlamaz, ben biraz açıklayayım der gibi önsöz yazmış. Dipnotlar o kadar uzun ki keşke bu bilgileri kendi
Kardeşi Sezer Duru’nun, çoğu yazılarını almanca yazan Tezer’in kalıntılarını toplayıp, çevirisini yapmış ve Tezer gibilerine yani bizlere armağanıdır bu kitap.
Ve ayrıca,Ferit Edgü’nün, Tezer’in #kalanlar adlı kitabı için önsöz yerine kaleme aldığı giriş metni yer alır ki, sanki Tezer'i değil de.
Bizi, bize anlatmış gibi...
Tezer’den kalanlar
bu kitapta tezer’den kalanlar var.
ardında bıraktıkları. yaşadığı anların notları.
Hiçbiri yayımlanmamış, ama yayınlanmak üzere yazılmış.
Evet, anları severdi tezer.
Onları yazdı. Acıyla,yalnızlıkla,ama aynı zamanda coşkuyla, aşkla dolu anlarını.
Anlarının anılarını, başkaldırma anlarının.
Özlünün kalemi bilindiği üzere pavese'ye benzer. Ama bu kitapta yaşattığı buhran, her geçen sayfada, beni biraz zorladı.
Lakin şunu da belirtmek isterim ki, kitaptaki bazı cümleler inanılmaz çarpıcı, okuyunca hayata dair bir şeyler gözümüzün önüne geliyor.
Tezer Özlü'nün günlük ve anlatılarının birleştirilmesiyle oluşturulan, ölümünden dört yıl sonra basılan kitabı #kalanlar'ın sayfalarına konuk olmak isterseniz buyrun...
KalanlarTezer Özlü · Yapı Kredi Yayınları · 20196,1bin okunma
Dinler Tarihi ve Din Psikolojisi bakımından dikkate değer olan bu hacimce küçük fakat muhtevaca zengin eseri dilimize kazandırmak hizmetini yerine getirmiş olmakla mutluyum.
ÖNSÖZ
Oz Krallığı'nı çocukken gezdim, on dört kitabın hepsini okudum. Karakterlere ve maceraların geçtiği efsunlu ülkelere âşık oldum.
"Gerçek mi anne? Oz gerçek mi?"
Bütün anneler gibi yanıtladı, bazen o tek cümle bir ömür sürerdi: "Yazarın zihninde gerçekti, şimdi de senin zihninde gerçek."
İyi haber-kötü haberle
"Çünkü felsefe, kendisi olanaklı en genel anlama sahip olduğu halde, ancak tek kişi için anlamlıdır.
Çünkü felsefe yazarının amacı, genel bir şeyleri genel olarak birilerine vermek değil, belli bir şeyleri belli birilerine vermektir."
(Tractatus'u İngilizce'ye çevirenler, Wittgenstein'dan, Önsöz'de geçen "biri"yle ilgili açıklama isterler; o da, bununla, kitabı tek bir kişinin gerçekten anlayarak okumasını kastettiğini söyler: Kitap, 'onu anlayarak okuyan birine (yani tek bir kişiye) haz verebilirse' amacı da yerine gelmiş olacaktır.)
"Gözyaşlarım azalınca görebiliyorum annemin gözlerini, duvardaki güneş ışığını, duyabiliyorum kuşları ve oynayabiliyorum oyuncaklarimla." #alinti
Belki kanimizdan canımızdan bir parça oldukları için belki en savunmasız minik hallerinde elimize doğdukları ve yaşları kaç olursa olsun gözümüzde hiç büyümedikleri için, "Birey" olduğunu unuttuğumuz çocuklarımız. Sanırım farkında olmadan hepimiz yaptık ve yapıyoruz bu hataları.
#sinemozencanpolat 0-3 yaş grubu çocukluk döneminin, geleceğin büyüklerinin temeli olduğunu anlatarak bir farkındalık oluşturmuş kitaplarında. Hem ebeveynlerin çocuklarını hem çocuklarının ebevenylerini anlayabilmeleri ve sağlıklı, mutlu, huzurlu iletişim kurarak kaliteli zaman geçirebilmeleri için.
Renkli kuşe kağıda basılı, bol resimli, az ve öz cumleli, 5 kitaptan oluşan set, hayvanları sevdirerek empati yeteneğini geliştiyor.
Yazarın önsöz yerine esprili bir şekilde manifestosu ile başlayıp, kitapların içeriğin detayına değindiği son sözüyle biten kitapları çok beğendim ve kesinlikle bütün ebeveynlerin okumasını tavsiye ederim.
Setin içinde bulunan kitaplar;
1) Giyinmek İstemeyen Küçük Kirpi
2)Oyun Oynamak İsteyen Küçük Çok
3)Emmeyi Çok Seven Küçük Kedi
4) Ağlayınca Küçük Ayıya Neler Oluyor?
5) Yemek Yemek İstemeyen Küçük Serçe
Çocuk kitapları okumayı seviyor musunuz? Seriyi okudunuz mu? Hakkında neler düşünüyorsunuz? Hadi yorumlarda buluşalım
#hayyvakti #hayyyayinlari #kucukhayvanlarserisi
Merhaba arkadaşlar. Malemute Kid karakteri ile doya doya bir Western macerası yaşamaya hazır mısınız? Şimdiden iyi akşamlar ve iyi iftarlar dilerim hepimize. Yordam Kitap kaliteli baskılarıyla uzun zamandır dikkatimi çekiyordu. Alfa ile aralarında kaldım, elektronik kitapta bile kalite gerçek anlamda fark ediyor bunu bir kere daha anlamış oldum.
Ve düzenin cellatla birlikte yok olacağını sanmayın. Geleceğin toplumunun kubbesinin kemeri bu iğrenç kilittaşı olmadığı için çökmeyecek. Uygarlık birbirini izleyen bir dizi dönüşümden başka bir şey değildir. O halde neye tanık olacaksınız? Ceza yasasının dönüşümüne. İsa'nın insani yasası nihayet anayasa halini alıp etrafına ışıklar saçacak. Suça bir hastalık gözüyle bakılacak ve bu hastalığın sizin hâkimleriniz yerine doktorları, sizin kürek mahkûmiyetleriniz yerine hastaneleri olacak. Özgürlük ve sağlık bütünleşecek. Kızgın demir ve ateş yerine yağ ve reçine kullanılacak. Öfkeyle cezalandırılan kötülük şefkatle tedavi edilecek. Her şey çok basit ve çok yüce olacak. Çarmıh darağacının yerini alacak. Hepsi bu.
İnsan duygu, düşünce ve davranışlarında din algısının ve dini zannedilen bazı motivasyonların büyük bir etkisi vardır.
Öyleyse bunların bir elekten geçirilmesi, algı olarak bir sorgulamaya tabi tutulması gerekir. Din bir olgudur. İnanç ise algıdır. Her algılama işlemi insan zihninin rol oynadığı beşeri bir
bilgi işleme sürecidir. Haliyle doğru da
Kitabı ilk görüşüm psikoloji okumak istediğim için okumam bölümüm için de etkili olacak kitabları araştırırken oldu. Ankara'da yazıldığını öğrendiğimde ise almaya karar verdim (Ankara'ya ayrı bir sevgi besliyorum.)Bir yerde ‘’Bu kitap liselerde ders olarak okutulmalı’’ yazdığını görmüştüm okumadan önce. Kütüphanemde duruyordu ve okumak
NEWTON NEDEN TÜRK DEĞİLDİ
Herkese Merhabar...
Sizlere harika bir kitap ile geldim.
Kitap hemen dikkat çekiyor değil mi?
Kesinlikle öyle hatta 10 yaşında olan kızımın bile anında dikkatini çekti?
Anne nasıl yani neden ne alaka demeye başladı alıp karıştırmaya başladı.
O derece ilgi çekiyor demek ki ama bu konularda biraz meraklıdır #ezgikuş
Yazarımız kitabın tek amacını şöyle özetliyor;
Yurttaşlarıma ileride kendilerine lazım olabilecek bilimsel düşünce türünden örnekler vermektir. (Verilen örnekler kısmen bilim insanlarının yaşamından,kısmen onların kurumlarından,kısmen toplumun diğer kesimlerinde iz bırakmış kişilerden alınmış,kısmen de kendi fantezimden türetilmiştir.)
Olarak özetliyor.
Yazarımızın önsöz yerine yazarın önsözü adı verilen bölümde yazılanlara katılmamak elde değil öyle de güzel ifade edilmiş.
Her bir ayrıntı ve tespit kocaman bir alkışı da hak ediyor.
Ben kitabın çıkış yolunu isminin nereden geldiğini okuyunca tabi ki bir ayrı etkilendim.
Dünyada yaşayan en büyük jeologlardan biri olan Prof.Dr.Kenneth Jinghwa Hsü'nün 1994 yılında Zürih'in meşhur Federal Politeknikler'inden yaşı dolayısı ile emekli olur.
Ve de adet olduğu üzere bir konuşma veda konuşması yapması gerekir.
Konuşma olarak da Newton Neden Çinli Değildi? adlı konuşmasını yapar.
Yazarımız da dinlediği üzere ve söylediklerini yakın bulmasından yola çıkarak Newton Neden Türk Değildi? isimli bir kitap yazmaya karar verir.
Tabi bu detayları ve daha fazlasını kitapta bulacaksınız ben anlatamam.
Verilen örnekler sunulan nedenler ve anlatılanlar ile gerçekten bir kaynak kitap niteliğinde.
Viktor Hugo'nun şairlikten yazarlığa geçtiği ilk eseri...Baş yapıt Sefiller romanının temellerinin atıldığı bir eser...İlk yayınlandığında yazar ismine yer verilmemistir. İktidar ve halkın vereceği tepkiden çekinildigi için.....
27 sayfalık bir önsözü var..Eğer normalde önsöz okumuyorsanız bunu mutlaka okuyun derim....İdamın kaldırılmasını sebepleriyle birlikte anlatıyor...Fransa tarihindeki giyotin ile ilgilide kısa bir bilgi de veriyor. Önsözünde; suçu bir hastalık olarak görmemiz gerektiğini, suçlunun ise hasta olduğunu, suçlunun yokedilmesi yerine tedavi edilmesi gerektiği önemle vurgulanıyor.
Önsözden sonra 12 sayfalık bir tiyatro metni var..."Trajedi Hakkında Bir Komedi".... Burada da kitabın hangi siyasi, ahlaki ve edebi eleştirilere maruz kaldığını anlatan kısa bir tiyatro eseri....
41 sayfalık bilgi donanımından sonra asıl esere yani "Bir İdam Mahkumunun Son Günü" ne kavuşuyoruz...Bu eseri yazmaya Greve Meydanında bir infazin gerçekleştiği günün ertesinde yazmaya karar veriyor... İçeriğinde; bir idam mahkumunun, mahkemede idamının onaylanmasından idamının geçtiği dakikaya kadar geçen sürede mahkumun hissettigi her bir duyguyu anlatmış.. Çevresindeki insanların verdikleri tepkileri ve onda yaşattığı hisleri okuyucuyu yormadan empati düzeyinde anlatan bir eser olmuş...77 sayfada anlatılmış ama bende 1000 sayfa okumuşum gibi bir etki oluşturdu. Kesinlikle okunmasını tavsiye ederim...
Fanon'un Yeryüzü Lanetlileri'ne yazdığı meşhur 'Önsöz'de, Vietnam ve San Domingo'daki sömürgeci savaşlara karşı deklarasyonunda, Sartre, 'özgürlük ahlakı' vaadini yerine getirir.