Roman
Roman, demiştik, zaten burjuva sınıfı ile birlikte doğmuştur. Aydınlanma hareketi (kültürü, felsefesi vb.) rahatlıkla burjuva sınıfının dünya görüşü olarak anlaşılabileceği için de Aydınlanma ile modern roman arasındaki bağ da kendiliğinden kurulabilir. Romanın bir edebiyat türü olarak meşrulaştırılması, öteki edebiyat türlerinin arasında kendine (önce) bir yer bulabilmesi, Aydılanma'nın bir başarısı ya da armağanıdır; ancak Aydınlanma dönemi içinde 18. yüzyılın sonuna doğru "sanat-dönemi" olarak da bilinen bir dönem, romanın tür olarak tiyatro (şiir) yanında eşdeğerli bir "koltuğa" oturmasını sağlamıştır. Goethe'nin Genç Werther'in Acıları (1774) ve Wieland'ın Agathon'u Almanya'da, burjuva bireyinin ilk deneyimlerini ve kendini geliştirme çabalarını edebiyatta anlatmaya yönelmiş ilk "gelişim romanı" örnekleri sayılırlar. Ne var ki bir roman olarak kendilerine yönelik beklentileri yerine getirmekten alabildiğine uzaktır bu iki metin. Genç Werther'in Acıları'nı okumuş olan okur, Werther'in hayatının sınırlı bir kesimini kapsayan bu mektup-romanın, dünyayı bir fon düzeyine çektiğini hatırlayacaktır. Charles Dickens - Perili Ev - Bordo Siyah Yayınları - Önsöz
Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
Geri14
42 öğeden 41 ile 42 arasındakiler gösteriliyor.