Roma da çöktü ama neden?
Günümüzde insanlar Roma İmparatorluğu'na dair bir şey biliyorsa bu, imparatorluğun çökmüş olmasıdır. Bu, tıpkı Iulius Caesar'ın en ünlü Romalı olması gibi, şüphesiz Antik Roma'ya dair en iyi bilinen "olgudur". Roma'nın çöküşü hatırlanmaya değerdir çünkü imparatorluk çok uzun bir süre ayakta kalmıştır - Caesar'ın ölümünden sonra İtalya ve Batı eyaletlerinde beş yüz yıl ve on beşinci yüzyıla kadar imparatorların Constantinopolis'ten yöneteceği doğuda üç katı daha fazla süre. Roma İmparatorluğu olağanüstü derecede büyüktü (Akdeniz etrafındaki bütün toprakları kontrol eden başka bir güç yoktu) ve ardında birçok ülkede izler bırakmıştır. Bugün bile anıtları göz alıcıdır. Bizzat Roma'da bulunan Kolezyum ile Pantheon'nun yanı sıra eyaletlerde tiyatrolar, su kemerleri, malikaneler ve yollar vardır. On dokuzuncu yüzyıla kadar başka hiçbir devlet, her türlü hava koşuluna dayanıklı böylesine devasa bir yol ağı inşa etmeyecek ve birçok ülkede bu tür sistemler yirminci yüzyıla kadar kurulmayacaktı. Özellikle müzeleri ve anıtları ziyaret eden ziyaretçiler pencerelerdeki camları, merkezî ısıtma sistemi ve hamamlarıyla Roma İmparatorluğu'nu genelde oldukça modern ve son derece gelişmiş olarak değerlendirir. Bu, Roma'nın çöküşünü, özellikle de imparatorluğun yıkıntılarından doğan dünya tam tersine ilkel gözüktüğü için daha da önemli kılar. Bilim insanları bu terimi uzun bir süredir kullanmasa da Karanlık Çağlar, modern dönem insanının zihninde hâlen tazeliğini korumaktadır.(Önsözden)
Kronik Yayınları
Önsöz’den
Kronik vicdan azabı, tüm ahlâkçıların hemfikir olduğu gibi, hiç de istenmeyen bir duygudur. Eğer kötü bir davranışta bulunduysanız, pişmanlık duyun, elinizden geldiği kadar durumu düzeltin ve bir dahaki sefere daha iyi davranmaya bakın. Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
Sayfa 19 - İthaki
Reklam
Önsözden
Kumarbaz her açıdan parlak bir eserdir; tarzı ve tekniğiyle de Dostoyevski’nin Sibirya’da yazdığı kısa romanlarından hatırladığımız yergi dolu toplumsal komediyi andırır.
İletişim Yayınları
Önsözden
Bu etnik-psikolojik terimlerle okunduğunda, Kumarbaz’ın Dostoyevski’nin kendi kumarhane talihsizliklerinden yola çıkarak Rus milli karakteri üzerine yaptığı son derece ikircikli bir inceleme olduğu söylenebilir. Rus karakteri her ne kadar başıboş ve “münasebetsiz” de olsa, dar görüşlü, gaddar ve cimri Almanların; maddiyatçı, zarif ve vefasız Fransızların ve hatta iyi niyetli fakat hantal erdemleriyle İngilizlerin erişemediği bir insanlığa sahiptir
İletişim Yayınları
Önsözden
Kumar tutkusu bir kere bacayı sardı mı, tüm insani duygular ve ilişkiler yok olur gider
İletişim Yayınları
Önsözden
"Acaba hâlâ kendime sanatçı diyebilir miyim, yoksa tüm hayatım boyunca taşları yan yana dizen bir amele gibi renkleri güçlükle bir araya getiren iyi bir zanaatkâr mıyım sadece?"
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.