Kösenin Sakalı...
Vaktin birinde, Anadolu'nun bir yerinde bir bey yaşarmış... Geniş tarlaları, sürü sürü koyunları varmış. Ekilir biçilir, sağılır süzülürmüş ama yetmezmiş... Doğrusu, yanında çalışanlar iyi değillermiş... Dalıp kırpan, çalıp çırpan olursa, bereket mi olur orda… Bey, bakmış ki böyle gitmeyecek... Adamlarını çekip çevirecek, işini alıp
Billur Kalkavan İçimizde sonsuz bir kapasite var. Her şey insanların elinde. Kurban rolü oynamak çok sıkıcı. Bir sorunum olduğunda sana anlatırım, sonra onu unutup giderim. Tekrar gülüp oynamaya başlıyorum. Sorunları hayata yaymak ve üstünde devamlı durup sorunu düşünmek, onu kurgulamak insanı daha çok soruna sürüklüyor. Hayatı çözüm odaklı yaşayacağız. Biri öldüğü zaman ben de çok üzülüyorum ama bunu tüm hayatıma yaymıyorum. Bakış açısını değiştirmek gerekiyor. Ama insanlar hastalıklarına, mutsuzluklarına tutunuyorlar. Bunu çoğaltmak için daha da mutsuz edecek şeyler dinliyorlar. İyiyim dersen iyiliği, kötüyüm dersen kötülüğü yaratırız. Ben en kötü günümde bile iyiyim diyorum. Mutlu şeyleri paylaşmamız lazım. Ama biz mutluluklarımızı saklayıp dertlerimizi paylaşıyoruz. Dram sevmiyorum. Ne kadar girersen o kadar dramı arttırıyorsun.
Sayfa 433Kitabı okudu
Reklam
Hikâyelerinin biçimini çözümlemeden önce Sabahattin Ali'nin yazış biçimi üzerinde biraz durmakta yarar var. Yakınlarının anlattığına göre, Sabahattin Ali, hikâye ve romanlarını yazmadan önce araştırmalar gözlemler yapar; notlar alır, konuyu kafasında iyice oluşturur, ondan sonra masaya otururmuş. Çabuk ve kolay yazarmış. Yazdıklarını
Azizim Kayabek, 11 Ağustos 1973 Uzun zamandır benden ses çıkmayınca kim bilir neler düşünmüşsünüzdür. Doğrusunu isterseniz ben artık bu dünyadan bıktım. Mektup yazmak bile benim için ciddi bir problem. Dün ilk defa, beş altı haftadır yazmam gereken yerlere kısaca bir şeyler yazarak durumu izah ettikten sonra şimdi (cumartesi günü) uzun uzun
Kim söylemiş beni Süheylâ'ya vurulmuşum diye? Kim görmüş, ama kim, Eleni'yi öptüğümü Yüksekkaldırım'da, güpegündüz? Melâhat'i almışım da sonra Alemdar'a gitmişim, öyle mi? Onu sonra anlatırım fakat Kimin bacağını sıkmışım tramvayda? Güya bir de Galata'ya dadanmışız; Kafaları çekip çekip Orada alıyormuşuz soluğu; Geç bunları, anam babam, geç; Geç bunları bir kalem; Bilirim ben yaptığımı. Ya o, Muallâ'yı sandala atıp, Ruhumda hicranın'ı söyletme hikâyesi...
Orhan Veli Kanık
Orhan Veli Kanık
Hüveytatlılar gittikçe işi azıtıyor, hükümetin aley­hinde cephe alıyorlardı. Müflihul Cehmani, aşiret reisi Ude Ebu Taya’nın, “Söyle Selahattin’e avucumla kanım içeceğim ve böyle yapmak için de Allah’a ahdettim” dediğini bana ye­minler ederek söyledi. Müflihul, “O kadar rica ettim, aşiretin rahat durmuyor, bunun önüne geçin” deyince, “Ben
Reklam
484 öğeden 441 ile 450 arasındakiler gösteriliyor.