Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
248 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Bay Less, 2018 Pulitzer Kurgu Ödülü'nü almış, güzel ve özgün bir eser. Bir kere yazarın dili çok iyi, eser çok alışık olmadığım bir yerden başlamış anlatmaya.Bay Less, 50 yaşında, gay bir yazar, kitapları hak ettiği ilgiyi yakalayamamış, Less dokuz yıl birlikte olduğu eski sevgilisinin düğün davetiyesini görünce kabuklarını kırar ve kendine dünyanın dört bir tarafından gelen program , seminer gibi teklifleri kabul eder ve Meksika'dan Hindistan'a, Japonya'dan İtalya'ya, Fransa'ya, İtalya'ya uzanan bir yolculuk silsilesinin içinde oradan oraya savrulur. Bu arada geçmiş ile kendisi ile yüzleşir, anılarına gider ve geçmişten gelen arkadaşları, tanıdıklarıyla karşılaştığında kendiyle ilgili yeni şeyler keşfeder, sorgular, fark eder. Aklında aşk acısını unutmak vardır ama hayat ile ilgili de çok şeyi bize düşündürür. Oradan oraya seyahat ettiren kitaplara ayrı ilgim olduğu gibi Less karakterinin zihninde, geçmişinde ve yolculuklar esnasında yaşadığı düşündüğü yeni şeylere tanık olmak da çok hoşuma gitti. Geçmişle o anı harmanlayan kurguyu ve üslubu beğendim, sonundaki anlatıcı kısmı da ayrı bir sürprizli detaydı. Ayrıca herkese geçmişi ile hesabından alnının akıyla çıktığı bol seyahatli ve aşk dolu güzel günler dilerim.Bu da içimden geldi.
Bay Less
Bay LessAndrew Sean Greer · İthaki Yayınları · 2019120 okunma
Gözlerinin önünde bu manzara yeniden canlanan Yıldırım Bâyezid, tam bu sırada dereye doğru yaklaşan bir sürünün yanıbaşına oturan çobanını farketmemişti. Çoban O'nu her­ hangi bir yolcu sanmış, rahatsız etmemek için gölgelik bir yere ilişivermişti. Fakat o, kavalını çıkararak dertli dertli çalmaya başlayınca Yıldırım, derin bir uykudan uyanırcasına daldığı hayal âleminden ayrıldı. Başını çevirip de yanıbaşındaki çobanı görünce: " — Çal çoban çal!.. Ne Ertuğrul gibi oğlun öldü, ne de Sivas gibi kalen yıkıldı!.." diye mırıldandı.
Reklam
Dudağını ısırarak güçlükle bir nefes aldı Julia. "Azmamış numarası yapma," dedi Clay. "Yapmıyorum zaten," diye fısıldadı. "O zaman inlemeni duymama izin ver. Her şeyi duymak istiyorum." Julia gözlerini açarken, Clay onun göğüslerini bluzunun dar kumaşırın üzerinden kavradı. "Islandın
Sayfa 83
Neydi aşk?
En güzel O mu oluyordu her defasında? Unuttum... Sahi, neydi aşk? Bakamamak mıydı gözlerine, Yoksa kaybolmak mıydı sevgilinin gözlerinde? 'O derken dahi hızlı çarpması mıydı kalbin? Yoksa görünce O'nu, titremek miydi bedenin?
Sayfa 29
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
HAVUZ BAŞI Beyazıt Havuzu'nun kenarındaki kanepelerden birine oturmuş sizi bekliyorum. Yaşını almış bir adamın yirmi yaşındaki çocuk kederlerini, sevinçlerini yaşaması ne demektir, diye düşünüyorum: Belki, bir geç olma hadisesi. Belki de bir çeşit hazları, kederleri, çocuklukları uzatma temayülü. Ama bu uzayan yaz, kışın gelmeyeceğine alamet
Reklam
Çocuğuna haşın davrandığı için sevgisinden şüp he duyulan bir annenin sitemini kayıtlara geçirdi omuz larındaki melekler: "Zubeyr'i sevmediğim yalandır. Ben onu zorlu savaş günleri için hazırlıyorum. Biraz şiddetli davranıyorsam ondandır. Orduları hezimete uğratıp ganimetler getirsin diye..." Bu anne, Hz. Pey- gamber'in halası Safiyye'den başkası değildi. Müslümanlar henüz birkaç kişiyken aralarına ço- cuk yaşta katılınca, amcasını buldu karşısında Zubeyr. Bir ambara asılıp dumanla işkence edildi dönsün diye hakikatten. Fakat duman onun imanını boğmak şöyle dursun cesaretini ateşledi ve bir gün Hz. Peygamber'in öldürüldüğü haberini işitip kılıcını sıyırdı kınından. Önüne kim çıkarsa iterek Mekke'nin her köşesinde Re- sûlullah'ı arayan Zubeyr, O'nu sağ salim görünce se- vincinden ne yapacağını şaşırdı ve yoluna devam etti hiçbir şey olmamış gibi. "Zubeyr nereye?" sorusuna, "Hadlerini bildirmeye!" cevabını veren bu genç sahabi yi durdurdu Hz. Peygamber ve dualar etti ona. Islam'ın sıyrılan ilk kılıcıydı Zubeyr'in elindeki. Melek Jer bunu kayıtlara geçirdiler.
Sayfa 122Kitabı okudu
Osman Gazi
OSMAN GAZİ Dünyanın en büyük devletlerinden birinin kurucusu Osman Gazi; imanını, azmini harc ederek inşa ettiği, 623 yıl payidar olan, büyük ve şerefli İslam devletini kurucusu büyüğümüz... O'nun, Rıza-i İlâhî uğruna gösterdiği ihlaslı gayretleridir ki, şanlı devleti altı asır üç kıtada payidar kılmıştır. Yine yaptığı Kur'an hizmeti
224 syf.
10/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Dünyanın En Güzel Şiirine...
Vâreden’in adıyla insanlığa inen Nûr Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından Rahmet vadilerinden boşanır âb-ı hayat En müstesna doğuşa hâmiledir kâinat Ne güzel bir giriş, dünyaya ne güzel bir geliş... Toprağı kirlerinden arındıran o Yağmur için, rahmet vadilerinin
Yağmur
YağmurNurullah Genç · Timaş Yayınları · 20192,399 okunma
O'nu görmek, ellerini öpebilmek, söyleyeceği, anlatacağı şeyleri dinlemek, yedisinden yetmişine, kadınına erkeğine, çoluğuna çocuğuna mutluluktu. Gazi'nin geçeceği yollara halılar, kilimler serilmişti. Eller, kollar demet demet kır çiçekleriyle dolu idi. Araba ağır ağır ilerliyordu. Gazi, gülümseyerek halkı selamlıyordu. Ortalıkta çıt yoktu. Herkes ona bakıyordu. Üstünde yazlık beyaz bir elbise, başında Panama şapka vardı. Halk, saatlerden beri yolunu gözlediği Gazi'yi bu kadar yakından görünce ne yapacağını bilememişti. Bir sevinç dalgası yürekleri dolduruyordu. Gördükleri bir düş mü, gerçek mi? Bu ruh hali içindeydiler. Sonra birden bir alkıştır koptu. Dağlarda, ovalarda, ağaçların dallarında yankılar yapan alkışlar... Yaşa Gazi Paşa. Sen bin yaşa. Tuttuğun altın olsun. Bir günün bin olsun. Tanrı yardımcın olsun. Sağ ol, sağ ol, sağ ol Paşamız. Mustafa Kemal duygulu ve mutlu: — Sizler de sağ olun yurttaşlarım.
Reklam
Meleklerin, Sa'd b. Muaz'ın cenazesine iştirak etmesi
Seleme b. Eslem anlatıyor: Allah Resûlü'nü görünce: "Onu takip edeyim." diye kapının ağzında beklemeye koyuldum. Resûlü Ekrem Efendimiz, evin içine girdiği zaman içerde üzeri örtülmüş olan Sa'd'dan başka kimse görünmüyordu. Ama o, adımlarını atmaya devam ediyordu; sanki oturacak bir arıyor gibiydi. Onu görünce durdum. Bana eliyle işaret ederek "Dur!" dedi. Durdum ve arkamdan gelenleri de durdurdum. Resûlü Ekrem Efendimiz bir müddet oturdu, sonra çıktı. Ben arkasından çıktım ve: "Yâ Resûlallah! İçeride kimseyi göremediğim halde, sen oturacak yer arıyor gibi yürüyordun." dedim. Allah Resûlü buyurdular ki: Bir melek, kanatlarından biriyle bana yer açıncaya kadar oturamadım. Yer verilince, ancak oturabildim." Efendimiz o sırada şöyle diyordu: "Henien leke ey Ebi Amr; yani seni tebrik ederim Ebû Amr! Ne mutlu sana Ebi Amr!"
Sayfa 404Kitabı okudu
Veda Zamanı
Etraf sessiz, Ağaçlar durgun, rüzgârlar suskun... Bekliyor herkes ritmik bir saat tiktakları ile Bir nefesin daha tükenişini, Boşlukta yitişini, umutsuzca. Belki olması gerekendir Kabul edemediğimiz bu yok oluş. Ama olmuyor.
558 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.