Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ruh Adam'da Psikolojik Atmosfer: Eserin kurgusuyla paralel olarak en başarılı yanlarından biri psikolojik atmosferidir. Olaylar sanki somut mekânlarda değil zihinlerde cereyan etmektedir. Ev, okul, Çamlı Koru gibi somut mekânlar sanki, zihnî maceraları bir yere oturtmak, kahramanların ayaklarını yere bastırtmak için kabataslak çizilmiş
Fareli Köyün Kavalcısı tekrar gelmiş olabilir mi acaba
"Bu savaş bitmeden," -ya da dudaklarının arasından buna benzer bir şey çıktı - "Kanada'daki her erkek, her kadın ve her çocuk bunu hissedecek... Sen de Mary, sen de hissedeceksin... Hatta bunu yüreğinin derinliklerinde hissedeceksin. Bu yüzden kanlı gözyaşları dökeceksin. Fareli köyün kavalcısı geldi ve dünyanın her köşesi onun kavalından çıkan o rahatsız edici, çirkin müziği duyana kadar da gitmeyecek. Bu ölüm dansının sona ermesi yıllar sürecek, Mary. Ve bu yıllar içinde milyonlarca kalp kırılacak.
Reklam
Şiddetli, çaresiz öpücükler, sonra... "Silah kullanmayı bilen bir kızdan daha seksi bir şey yok." Alt dudağımı dişlerinin arası- na alıp hafifçe ısırdı. "Ateş etmeyi ne zaman öğrendin?" "Babam bana on bir yaşındayken öğretmeye başladı." Kollarımı boynuna doladım ve ellerimi sarı saç tutamlarının arasına gömdüm.
Sayfa 180
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
2. han: Başlangıçda doğudaki Türk dünyasında "dünya hâkimi" mânâsına gelen ve kagan, k(h)an gibi çeşitli biçimlerde kullanılan bu unvanın ilk defa Yıldırım Bâyezid'in tuğrasında görülmesinin bir mânâsı olmalı. Dünya hâkimiyetini elde etme çabasında en büyük rakibi Timur olan Osmanlı sultanı Yıldırım Bâyezid'in daha Timur'u bertaraf etmeden onun kullandığı unvana sâhip çıkması, rakibinin harizmasını yani "dünyaya hâkim olma gücü"nü bir an evvel elinden alıp bu "güc"ü kendine mâl etme isteği ile açıklayabiliriz. Nitekim şah unvanı da, Yavuz Sultan Selim'in Safavî hükümdarı Şah İsmail'i yenmesi üzerine ilk defa sultanın tuğrasında görülür.
Elbetteki İstanbul'un her köşesi cennet gibidir. Onun için şair: " Bir sengine yekpâre acem mülkü fedadır." demiş.
Sayfa 104 - DergâhKitabı okudu
Reklam
Dört köşesi çıkmaza dönen bir karenin ticari boyutları..
(...) Satma zorunluluğu, medyanın yöneticilerini de ne satarsa onu yayına çıkarırım anlayışına itmektedir. Neyin satacağı kestirmek için uygulanan yöntemler ise, kıssadan ifade edecek olursak "hedef-kitlenin fiilen içinde bulunduğu koşulları ve olası izleyicinin, okuyucunun kişilik yapısını, sıradan insanın bu düzen içindeki örselenmişlerini bulup onun reel profilini yakalamak" olmaktadır.
Sayfa 107
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Iste Gurebahane-i Laklakan!" dedi. "Biliniz ki bahçemin bu kösesi hakikat seklini almis kendi hayalimdir. Bu harap üç odayla onlara çeviren bu bahçe köşesinde ömrümün bu son günleri sessizlik ve hayaller içinde geçiyor. Fırsat buldukça buraya sığınırım. Eşim bile bana burada eşlik etmez. Bu inziva yerinde arkadaşlarım yalnız sakat ve ihtiyar bir-iki leylektir. Bilmem Bursa' yı gezerken gördünüz mü? Haffaflar Çarsı' nin? ortasinda bir meydan var. Bu meydan hasta bazi hayvanların huzurevidir. Kanadi veya bacagi kırık leylekler, bunamis kargalar, kör veya sağır baykuslar burada halkin sadakasyla yedirilip içirilir. Haffaf esnafin aylikla tuttugu belki yüz yasinda, baktığı sakat leylekler kadar iş göremez haldeki bir ihtiyar, toplanan sadaka parasiyla her gün iskembe alir, temizler, parçalar ve insan merhametine sığınan bu zavalli kuşlara dagitir. Haffaflar Çarşı’ndaki leyleklerin bir-iki tanesini buraya aldim. Ben de artik bu ihtiyar kuşlardan farklı mıyım? Bu köşe onlar ve benim için bir 'garipler evi' dir. Son günlerimizi burada birlikte yaşayıp bitireceğiz. Onun için binaya Gurebahane-i Laklakan ismini verdim.
Fakat onun ne böyle bir gün seve seve koşup kapanacağı bir aile köşesi ne bir ümidi vardı.
290 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.