Daha önceki yazılarımda da ara ara bahsettiğim, kitapları sadece düz metin, edebiyat, hayal, malayani olarak görmek en büyük gaflet ve cahilliktir. Her kitap okumasını bilen okura, birden fazla konuda bilgi sahibi yapar ve okur fikir sahibi olur. Böylelikle okurların bakış açısı, fikir dünyası gelişir.
Kısa bir girizgahtan sonra konumuza dönelim.
Rusya'da bir akıl hastanesinde geçen ve aslına baktığımızda ise dönemin yönetiminin içerisinde bulunduğu buhranlı, sıkıntılı durumlarını anlatan bu eser bizlerin, " kim akıllı ?" " kim akılsız" sorularının cevabını bizlere veriyor.
Altıncı koğuş, üç tane karaktere sahiplik etmektedir. Her karakter üzerinden verdiği mesajla, yazarın yaşadığı dönemin Rusya'daki ekonomik sıkıntılarını, hırsızlığı, yolsuzluğu çok sert bir şekilde eleştirdiğini, baş kaldırdığını görüyoruz.
Çehov, aydın, düşünen ve sorgulayan insanların susmadıkları için, Altıncı koğuşa kapatıldığını, söz söyleme hakkını elinden aldıklarını ve insanoğlunun çıkarı için yapamayacağı olmadığını bizlere usta kalemiyle anlatıyor.
Aradan yıllar, yüzyıllar geçmesine rağmen Altıncı koğuşlar hiç boş kalmadı...