Luka

Luka
@opponentapologist
Non-conformist In pursuit of Eudemonia Philosophy | Psychology Enthusiast
Bir gemi düşünelim; bu geminin de hali vakti yerinde, ama gözleri görmeyen, kulakları işitmeyen ve üstelik gemicilikten de bihaber bir sahibi olsun. Sonra bu geminin kaptanı olmaya çalışan bir dolu tayfa düşünelim. Kaptanlık sanatını bilmeyen ya da biliyorsa bile nereden bildiğini söyleyemeyen, hatta kaptanlık sanatı da neymiş olsun diyen
Reklam
Devlette özel mülkiyetin olmaması gerektiği fikri, Platon düşüncesinde kimsenin kendiliğinden, doğuştan getirdiği bir hakkının olmamasından kaynaklanır. Herkese devletten, devletin çıkarları ve çoğunluğun iyiliği doğrultusunda ne pay edilmişse, haktır. Vatandaşların kendi malı mülkü varsa, bu onlara devletin tanıdığı bir haktır sadece. Bu anlayış
Görüldüğü gibi yetileriyle sıkı bir bağlantı içinde olduğundan, her biri bir erdeme karşılık gelir: - Üretici sınıf ya da vatandaşların erdemi, ölçülülüktür (sōphrosynē). - Koruyucuların ya da askerlerin erdemi, cesaret ya da yiğitliktir (andreia). - Felsefecilerin erdemiyse sağduyu ya da bilgeliktir (phronésis ya da sophia). Bu erdemlerin

Reader Follow Recommendations

See All
Platon, insan ruhunu üç bölüme ayırdığı gibi, devletini de üç bölüme ayırarak inceler. Üstelik bu üç bölümlü, yani üç sosyal sınıfa dayalı devletteki bölüm de ruhun bölümlerine karşılık gelir. İlk bölüm vatandaşlardan oluşur, yani tüccarlar, sanatçılar, çiftçiler gibi üreten sınıftan. Vatandaşlar, aşağıda açıklanacak diğer iki sınıfa tabidir ve
Platon'un insanın mutlu olmasına yönelik ahlak öğretisinin ana hedefi, evrensel değerleri ve bu değerleri açığa çıkaracak davranışları belirlemektir. Bu evrensel arayış, bu öğretinin siyasal bir içerik kazanmasına neden olur. Dolayısıyla Platon'un tüm öğretisi gerek ahlaki gerekse siyasal yanıyla birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Çünkü
Reklam
Reklam
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.