ORATORİO
Yüreğine yok yazılıyor, onanmazlığına var yazılıyor.
Boyuna yeniden bir büyük yok hazırlanıyor ona,
Onun dününe, bugününe, yarınına
Ki artık o da hiç bilmeyecek
Boyuna arayacak, boyuna gidecek susmalarına susmalar..
Yazgının kesiştiği alınlar bir avuç değil,
O merminin yoluna, mermi onun yoluna çıkar.
Ne bir çiçek, ne bir demet, ne bir yumak;
Ellerinde bir çile, ör örebildiğin kadar.
Balıkların yazdığını sularda su okur,
Havalarda çizim çizim dolaşırken kuşlar.
Şiirlere uzanır susmalarını çoğaltmak için;
Alır da Murad'ını o yollardan yollara vurgular.
Bir kapıdan geçmiştir, onu o seçmemiştir;
Arkasından o kapı ona bakar da bakar.
Üstüne yürümüştür, bir yürek çürümüştür.
Bu ne özel bir iştir ağalar, beyler, dostlar.
Bir merminin önüne durmaya yetişecek..
Şimdi o oradadır, onu ergeç yakalar.
Çok önceden patlamış bir tüfek biliyorum..
Bafra'da patlamıştır, gelmiştir bana kadar.
Artık hep orada olacak oradaki o adam
Buradayken orada olmak istediği kadar.
Operanın dinsel müzikteki benzeri olan oratoryo...Esası bir dinsel oyunun müziğe göre düzenlenmesiydi... modern oratoryo formunun Kont Bardi'nin sanatçı çevresinden Emilio Cavalieri'nin (y. 1550-1602) Ruhun ve Bedenin Tasviri'ni 1600'de müziğe uyarlamasıyla başladığı söylenebilir. Formun adı ise ilk kez Roma'daki San Filippo Neri kilisesinin özel ibadet bölmesinde (oratorio) icra edilmesinden gelir. Bir oratoryoda şarkıcılar, müzisyenler ve koro eksiksiz yer alır; ama "aksiyon", kostüm ya da sahne efektleri yoktur.